Yerel seçim süreçleri kendi içinde ikiye ayrılır:
Aday belirleme süreci...
Adayların sahaya çıkışı ve devamında görecekleri kabul!
20 Şubat'ta bütün partiler adaylarını Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) bildirecekler. Bu anlamda son haftadayız.
En çok konuşulan parti CHP. Bunda yadırganacak bir durum yok! İki bakımdan yok:
1- Her türlü eksiğine karşın, parti içi demokrasiyi işletme iddiasında olan başlıca parti.
2- Bu iddiasını bir türlü kurala, liyakate bağlayamamış bir parti.
Her ikisini de yaşıyoruz.
Bu tür durumlarda aklımıza Bernard Shaw'ın şu sözü geliyor:
Demokrasi, yazılması kolay, oynanması zor bir oyundur.
Yaşamın öteki alanlarına da uyarlanabilecek, hukukta kullanılan bir söz vardır:
Usul, esasın kapısıdır!
Yanlış kapıyı açarsanız, yanlış yere çıkarsınız!
CHP'de aday belirleme sürecinde öncelikle, parti kadrolarına, üyelerine ve kamuoyuna güven veren bir usul gerekliydi.
Bir örnek verelim:
Ankara Çankaya'da belediye meclisi adaylarının yarısı önseçimle belirlendi. 11 Şubat Pazar günü ATO salonunda sandıklar kuruldu. 10 bini aşkın parti üyesi 108 aday aday içinden 20 kişiyi seçti. Belediye meclisi üyeliği için kurulan sandık belediye başkan adaylığı için de kurulabilirdi.
Bu seçimin CHP açısından, aday belirleme kuralları değişken ve belirsiz son seçim olmasını diliyoruz.
Tencere çok sıcakken dokunmamak gerekir. O nedenle adayları ve aday belirleme yöntemlerini onaylamayan partililer, istifayı son seçenek olarak düşünmeli. Buna karşılık genel merkezin de yıllarca partiye değişik kademelerde hizmet etmiş, adı partiyle anılan kişilerin ayrılmasına kayıtsız kalması en çok kendilerine zarar verir.
Genel merkezde yetki alanlar, bunun ömür boyu süreceğini, hatta artarak devam edeceğini düşünüyor. Yaklaşım böyle olunca partiden ayrılan güçlü isimler için umursamaz, hatta olumlayan bir tavır sergileniyor.
Partinin belleği bakımından gençleşmiş genel merkezle ve yeni kuşaklarla da paylaşmış olalım; 1995 yılında anayasa profesörlüğü, dışişleri bakanlığı yapmış, Mümtaz Soysal, CHP'den istifa ettiğinde genel merkezde sevinç yaşanmıştı. Hatta "safralar atlıyor" diyen de çıkmıştı. Bir seçim sonra CHP barajın altında kaldı!