Değişimin 1. yılı!

Bugün 4-5 Kasım 2023'te yapılan CHP 38. Olağan Kurultayı'nda yaşanan değişimin 1. yılı. Ülkede ve partilerde seçimle gelen bir yönetimin seçimle gitmesi demokrasi alfabesinin ilk harfleri arasındadır.

Türkiye'de siyasi parti liderleri ya kendileri isterse ya da Azrail isterse değişiyor. CHP'nin kurultayla değişimi başarması Türkiye'yi de değiştirebileceği umudunu beraberinde getirdi.

Kurultaydaki ilk oylama dikkate alındığında CHP'de iç değişim yüzde 49'a karşı yüzde 51'le gerçekleşti. Bunun anlamı şuydu:

CHP'de büyük bir değişim kıl payı oldu. Önce kendi içinde değişimi oturtması, buna koşut olarak Türkiye'de iktidar ve yönetim anlayışı değişimini adım adım örmesi gerekir!

Aklın yolu buydu ama bu beklenti yerel seçimlerle birleşti.

31 Mart 2024 yerel seçimlerinde elde edilen başarı beklentiyi hem yükseltti hem acilleştirdi!

Yüksek beklentileri karşılarsanız daha da yükselirsiniz, karşılayamazsanız altında kalırsınız!

31 Mart'taki bereketli baharın ardından ne yazık ki kurak bir yaz geldi!

Yerel seçimdeki yükselişin devamı genel iktidarı istemekti. Bu, zamana yayıldı. Milletin önüne böyle bir umut koymak yerine, milletin böyle bir umudu isteyip istemeyeceği dalgalanmaya bırakıldı.

Seçimin hangi koşullarda olacağı elbette kâğıtta yazılı. Ancak bir de milletin gönlünden geçen var. Oraya ulaşabildiniz mi, kural da millete uyar!

31 Mart başarısı Özel'in hem gücü hem yükü oldu! Gücüydü... "Ben CHP'yi yıllar sonra birinci parti yaptım" diyerek yürüdü. Yüküydü... Toplum, "Bu başarıldığına göre demek ki devamı gelecek" beklentisine girdi.

2 Mayıs, 11 Haziran Erdoğan-Özel görüşmeleri beklentinin tam tersi bir siyasal iklim yarattı. İktidar yeni oyun kurmak için zaman kazanırken CHP'de büyük umutların yerini "Parti nereye gidiyor" sorusu aldı. 6-8 Eylül'deki tüzük kurultayı da ileriye dönük büyük bir heyecan üretmekten uzaktı.

Meclis'in açılmasıyla birlikte başlayan Bahçeli açılımına CHP hazırlıksız yakalandı. Parti içi ortak akıl hemen devreye girip Cumhur'un ucu belirsiz, hedefi açıklanmayan, çerçevesiz Bahçeli açılımına karşılık güçlü bir siyaset üretebilirdi. Bu da olmadı.

Esenyurt'tan sonra dün yükseltilen kayyum süreci de Saray'ın kontrollü kaoslar yaratıp siyaseti ufuksuzlaştırmaya devam edeceğini gösteriyor.