Cumhuriyetin kıymetini bilelim

DEM heyetinin İmralı görüşmelerinden sonra Ankara'daki parti turları devam ediyor. Süreci 1 Ekim'de DEM'li milletvekillerinin elini sıkarak başlatan Bahçeli, 22 Ekim'de "Öcalan Meclis'e gelsin, DEM grubunda konuşsun" söylemiyle zirveyi göstermişti.

Bahçeli, DEM heyetini kapıda karşılayıp genel başkan düzeyinde ağırlayarak ikinci bir zirve oluşturdu. Ondan sonra kimin hangi düzeyde görüşme yapacağı tartışıldı.

Bahçeli'nin oluşturabileceği üçüncü zirveyle ilgili tahminlerimiz var ama şu aşamada erken!

Erdoğan'ın hafta sonu partisinin il kongrelerinde yaptığı konuşmalar toplumu olası yeni haberlere alıştırma içeriği taşıyordu. Bunu DEM heyetinin dünkü AKP, GP, SP görüşmeleriyle birleştirince olayın sadece "terörsüz Türkiye" değil aynı zamanda "dikensiz siyaset bahçesi" olduğunu söylemek mümkün.

Dikensiz siyaset bahçesinin adı şöyle özetlenebilir:

Saray anayasası!

DEM heyetinin turlarına Edirne'nin de ekleneceği açıklandı. Öcalan, "Ben her şeye ehilim" diyerek "tek adres" olduğunu kamuoyu ile paylaşmıştı. Daha doğru anlatımla mevcut taraflar bunu en elverişli durum olarak değerlendirmişti. Öyle anlaşılıyor ki Selahattin Demirtaş'ı da devreye sokmak elzem hale geldi!

Terörsüz Türkiye herkesin özlemi. Bu topraklarda terörün tümüyle gündemden düştüğü bir Türkiye'yi arzulayan kişinin olmayacağını düşünmüyoruz. Bunun yanına dikensiz siyaset bahçesi kurmak ise bambaşka bir şey. Önümüzdeki günlerde Cumhur İttifakı'nın yeni anayasa arayışlarına DEM'in de evet deyip demeyeceği bir sürecin kapısı aralanabilir. Bu yönde bir hazırlık dikkati çekiyor.

Bu sürece toplumun evet demesini sağlamak da ayrı bir süreç gerektiriyor. Erdoğan bunu başlattı.

İş, yurttaşlık bağlarını yeniden tarif etme hevesine kadar gidecek gibi görünüyor.

Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı'yla birlikte Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini atarken kılı kırk değil, seksen yardı. Sadece savaş kazanmış bir komutan olarak değil, geçmişteki bütün toplumsal hareketleri, devlet yapılarını özümsemiş bir Aydınlanmacı düşünür anlayışıyla hareket etti. Montesquieu'nün Kanunların Ruhu'nu çağına taşıdı. Voltaire'in toplumlal özgürlükler mücadelesini devletin temellerine kattı. Devrimlerin ruhu yaptı. Jean-Jacques Rousseau'nun "Bir ülke sadece toprak bütünlüğü değildir. Yürekleri bölerseniz ülkeyi de bölmüş olursunuz" sözünü toplum sözleşmesinin ana sütunu yaptı.