Çıkış: Kardeşlik!

İskenderun-Hatay gözlemlerimizi nota dökünce en az 7-8 yazı konusu çıktı. Gerek deprem gerekse öteki gündem konuları süreklievrildiğiiçin dahakonsantreyazmak gerekecek. Bu acıyı tarif etmek çok zor. Zaman geçtikçe enkaz altından yakınlarını canlı çıkarma umudunu yitirenler cenazeye bir an önce ulaşmak istiyordu. Ulaşabilenler bu kez mezar yeribulmayıve uygun bir toprağa veriş şeklini büyük bir "görevini yapma"sorumluluğu olarak görüyordu. Bunu başaran bir kişi bize duygularını şöyle özetledi: "Şükür kavuştuk." Cenazeye ulaşıp toprağa verebilmek bir "kavuşma" idi! Meğer Cahit Sıtkı'nın deyişiyle, "taht misali o musalla taşında", "bir namazlık saltanat" ne büyük lüksmüş! Hayatta kalanlar kayıplarını saydıktan sonra gözyaşına boğulup şöyle hıçkırıyordu: - Keşke onlar değil ben ölseydim! Kurtulanlar ölenleri düşünüp, "hayatta kalma suçunun" cezasını bekliyor! Ana caddelerdeen çok iki konvoy dikkati çekiyor: Ambulans ve cenaze aracı! Yanlış okumadınız, konvoy halinde geçiyorlar. Şu iki gerçek ayrı ayrı yazı konusu olabilecek içerikte: - Akıl almaz organizasyon bozuklukları... - İnanılmaz, harikuladegönüllü organizasyonlar! Cumhuriyet, dayanışma duygusunu pazar günü manşetten duyurdu. Öylesine umut verici gönüllü hareketlerle tanıştık ki. İstanbul Beşiktaş'tan Balıkesir'e,Antalya'dan Erzurum'a...Hepsinden sözetmek isterdim. Balıkesir merkezli 911 Arama Kurtarma Derneği'ni (SAR) konuedeceğimize söz verdik. Mustafa Gürsoy başkanlığında 1999 depreminden sonra bir araya gelmişler. Her meslekten katılımcı var. Canım kardeşim Orhan Aydın'ın eşini sağçıkardılar ama çok uzun uğraşlardan sonra kızıEylem'incansız bedenine ulaştılar. Tüm alet ve cihazları kendileri sağlamış. İkinci gün Osmaniye'deki enkazda ikihiltilerininçalınmasını hâlâ hazmedememişler. Kendi içinde organize gelmiş pek çok gönüllü grubunortak sorunu muhatap bulamamak ve sağlıklı bir organizasyonun parçası olamamaktı. Devlet, kurum ve kurallar olarak yoktu. Antakya'yı terk edenlerin başlıca gerekçesi şuydu: Güvenlik! Annelerini