İçimizdeki gündemle dışımızdaki gündemin paralel seyrettiği, Cumhuriyet tarihinin en önemli günlerinden geçiyoruz.
Suriye politikasındaki bütün başarısızlıkların üstüne yenilerini eklemeye hazırlanan iktidar, bunu "büyük bir başarı" olarak sunmanın malzemelerini servis ediyor. Medyası da doğal olarak köpürterek kullanıyor. AKP medyası o kadar dağıttı ki sonunda plaka da dağıtmaya başladı. Halep'ten Şam'a, Mekke'den Medine'ye!
Çevremizdeki coğrafyada ne zaman parçalanma ya da rejim değişikliği olsa refleks şu oluyor:
Sıra Türkiye'de mi
İran'da Humeyni rejiminden sonra.
Cezayir'deki iktidar değişikliğinden sonra.
Balkanlar'ın parçalanmasından sonra.
Irak'taki işgalden sonra.
Hep, "Sıra Türkiye'de mi" sorusu ortaya atıldı. Biz soru diyoruz ama pek çok kesim bakımından "beklenti" idi!
Biz de büyük çoğunluğunda köşe yazarı olarak kafa yorduğumuz bu süreçlerde soruyu tartışmasız şöyle yanıtladık:
Hayır, sıra Türkiye'ye gelmeyecek. Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri çok sağlam atıldı.
Yürekten inanarak verdiğimiz bu yanıtı güncel ortamda da yani Suriye tartışmalarında da yineliyoruz.
Afganistan'da, Libya'da, Mısır'da, Irak'ta, Suriye'de cetvel oynatanlara sesleniyoruz; Türkiye'yi onlarla karıştırmayın. Türkiye ne pahasına olursa olsun, buna izin vermez!
İşte bütün mesele de bu; ne pahasına olursa olsun!
Bütün arzumun bu "paha"nın yüksek olmaması. Türkiye'nin böyle bir ortama sürüklenmemesi.
İktidarların görevi, Türkiye'nin iç-dış barışını özenle koruması, buna niyetlenen güçlere, "Sakın ha, aklından bile geçirme" diyecek iradede olduğunu hissettirmesidir.
Türkiye'de ne yazık ki böyle bir iktidar yok.
"Türkiye'yi ele geçirdim, bütün ganimet benim" mantığıyla yöneten bir iktidar var.
Türkiye'nin çıkarlarıyla partisinin çıkarları çakışmadığı zaman parti ideolojisini önceleyen, Müslüman Kardeşler siyasetini kafasının arkasından atmamış bir iktidar var.
2006'da Büyük Ortadoğu Projesi'ni övüp "Ben bu projenin eşbaşkanıyım" diyen, bugün bunu fiilen hayata geçirmeye devam eden bir iktidar var.
Merkel'in anılarından çek ediyoruz ki ülkeye çekidüzen vermek yerine çeke düzen veren, para karşılığı topraklarımızı göçmen deposu haline getiren bir iktidar var.