ABD ile Hamas gerilimi!

31 Mart seçimlerinin tartışması bitmeden, dış politikada ucunu göremediğimiz yeni adımlar söz konusu.

Erdoğan'ın Irak gezisinden çıkan pembe haberler ne olursa olsun önemli. Öncelikle Irak'la beyaz bir kâğıda, "Bundan sonra ilişkileri geliştireceğiz" deyip altına imza atmanın bile "bir adım" olduğunu vurgulayalım.

Yıllardır bu köşede her fırsatta altını çiziyoruz:

Bir ülke için her şey komşularla iyi ilişki kurarak başlar.

Bunu başaramazsanız ne kadar güçlü devlet olursanız olun, bir yanınız yarım kalır.

Irak'la bugüne dek "kalkışmalar" konuşulurken bugün "kalkınmanın" konuşulması ne güzel!

Terörle mücadele için de değinmelerin olması önemli. Ancak Kandil orada durdukça atılan her adım bir ölçüde sepete su doldurmak olur.

Asıl değinmek istediğimiz konu ise Hamas Sayisi Büro Başkanı İsmail Haniye'nin Erdoğan ziyareti... Erdoğan'ın 9 Mayıs'ta gerçekleşmesi beklenen ABD Başkanı Biden'la görüşmesi...

İkisi arasında doğrudan bağlantı yok ama Ortadoğu'daki gelişmeler, Erdoğan'ın açıklamaları işin şeklini değiştirdi.

Erdoğan ziyaret öncesi Hamas'ı, Kurtuluş Savaşı'mızın başlangıç ruhu Kuvayı Milliye ile eşit tutması çok yazıyorum kaldıracak bir durum. Haniye, doğal olarak bundan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Buna bir başka yazıda ayrıca değineceğiz.

Erdoğan, Hamas'a verdiği desteğin altını üstünü çizerken bunun bir bedeli olduğunu, bunu da göze aldığını açıkladı. Bunlar ucu açık sözler.

Belli ki Erdoğan, bölgedeki değişimler sırasına kendisine de bir rol düşebileceğini düşünüyor. Tıpkı 2003- 2005 döneminde olduğu gibi Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında bir rol olabileceği beklentisinde.

Erdoğan'ın açıklamalarıyla Türkiye'nin uzun süreden beri değişmiş olan Ortadoğu politikasının yeni bir alaboranın eşiğinde olduğu söylenebilir.

Geleneksel dış politikamızda Türkiye, Ortadoğu'da çözümlerin parçası olurdu. Bütün tarafların görüşebildiği bir ülkeydi.

Şimdi Türkiye çözümlerin değil, sorunların parçası haline geldi. Erdoğan bağıra bağıra, "Ben Ortadoğu'nun bir parçasıyım" diyor.

Bu durum sonuç olarak Batı'nın da tercih ettiği bir yol. AB'nin sınırı artık Hakkâri değil, Edirne.