Türkiye'de madencilik iş kazaları, facialar ve doğa tahribatıyla sık sık gündeme geliyor. Son dönemde zeytinlik sahalarında yürütülen madencilik faaliyetleri de gündemin merkezinde yer alıyor.
Peki, modern yaşamın vazgeçilmezi ve kalkınmanın temel unsurlarından biri olan madenler, çevreye zarar vermeden çıkarılamaz mı 77 yıllık geçmişiyle Türkiye'nin en köklü sivil toplum kuruluşlarından biri olan Türkiye Madenciler Derneği'nin (TMD) başkanı Mehmet Yılmaz ile bu konuyu konuştuk.
Yılmaz, çevre bilincinin oluşmadığı dönemlerdeki faaliyetlerin "vahşi bir madencilik" örneği sunduğunu kabul ediyor. Ancak, bugünün madenciliğinin farklı bir noktaya taşınabileceğini düşünüyor. Çarpıcı benzetmesiyle: "Madencilik, üretim aşamasında bir doktorun ameliyat anına benzer. Dışarıdan ürkütücü görünebilir. Asıl mesele, ameliyat yerinin kapatılıp hastanın iyileştirmesi gibi, maden üretiminin tamamlandığı alanı rehabilite ederek yeniden doğaya kazandırmaktır."
Haberin DevamıSOSYAL RUHSAT ÖNEMLİ
Madenciliği insanı ve çevreyi önemseyenlerin yapmasından yana olan Yılmaz'ın şu sözlerini tırnak içinde aktarıyorum: "Madencilikte artık en önemli kavram sosyal ruhsat. 'Yasal izinlerimi aldım' diyerek yöre insanına kulak vermeden madencilik yapılamaz. Vatandaşa bu işi şeffaf biçimde anlatacaksın. İnsanı önemseyeceksiniz. Bugün ister Türk ister yabancı yatırımcı olsun, iyi çalışmıyorsa sıfır değeri vardır. Önemli olan işletmelerin uluslararası standartlarla çalışmasıdır." Dernek, son günlerin tartışmalı konusu zeytinlik sahalarındaki madencilik faaliyetinin Akdeniz ülkelerindeki uygulamasını da mercek altına almış. Portekiz, İtalya, İspanya ve Yunanistan'ın fayda, maliyet ve etki, verim analizi yaptıklarını aktaran Yılmaz bu konuda şunu söyledi: "Zeytin ağacı elbette kutsaldır; ancak dünyadaki uygulamalarda olduğu gibi bilimsel parametreler belirlenip, ekolojik taşıma kapasitesi, etki analizleri gözetilerek bu faaliyetler gerçekleştirilebilir."