Seul'de yapılanı biz yapamaz mıyız

Geçen hafta, "Ankara'nın dereleri açıktan aksaydı" sorusuyla başkentte yer altından akıp giden, yaşarken hapsedilen derelere ve su kaynaklarına dikkat çekmiştim.

Meğer ne kadar da suya hasretmişiz... Çok sayıda geri dönüş aldım.

*

Özetiyle; o günleri görmeyen genç kuşaklar, "Vay be ne güzelmiş" tepkisi gösterirken, o dönemleri hatırlayan belli yaş üstü büyükler ise "Çok kıymetliydi çok" değerlendirmesinde bulundu.

*


1970'te Victor Albert Grigas'ın çektiği bu fotoğrafta Sıhhiye'de İncesu Deresi'nin açıktan aktığı görülüyor.

Ankara için önemli çalışmalara imza atan Çankaya Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Tunçer de konuyla ilgili bir mesaj gönderdi.

*

Ankara'nın kayıp akarsuları, çayları ve derelerinin yeniden gün yüzüne çıkarılarak kent için önemli bir "yeşil-mavi altyapı" olarak geri kazanılması konusunda örnek olabilecek bir çalışmaya dikkat çekiyordu mesajında.

*

Haberin Devamı

Başarılı ve önemli bir uluslararası deneyim olan Seul Cheonggyecheon Nehri (Nehrin adı chung-yay-chun diye telaffuz ediliyor) uygulamasını anlatıyordu uzun uzun Mehmet Hoca.

*

O uygulamada Güney Kore'nin başkenti Seul'de yoğun işleyen yüksek bir otoban yıkılmış, altına gömülü nehir yeniden açığa çıkarılmış, kent merkezinde yeşil bir alan oluşturulmuş. 900 milyon dolarlık proje başlangıçta birçok eleştiri alsa da 2005'te açıldıktan sonra Seul'de popüler bir yer haline gelmiş.

*

Kentsel bir akarsu rönesansı, ülke çapında yayılmış ve vatandaşlar her yerde yerel nehirlerini ve akarsularını restore etmek istemiş. O koridorun bitişiğindeki mülk değerleri yüzde 300 artmış. Nehir ve çevresinde balık, kuş ve böcek türleri de artış göstermiş. "Kentsel ısı adası" etkisi Seul'de azalmış, nehrin çevresindeki sıcaklıklar çevre alanlardan ortalama 5.6 derece F daha düşükmüş.

*

Seul Cheonggyecheon Nehri.

Bu başarılı örneği görünce, "Seul'de yapılanı biz yapamaz mıyız" diye sordum.

*

Haberin Devamı

Prof. Dr. Mehmet Tunçer, Prof. Dr. Banu Öztürk ile birlikte kaleme aldıkları "Güzel Şehir İlkeleri, Barselona-Ankara" kitabını da anımsattı. Bu arada Tunçer'in "Güzel Şehir İlkeleri" üzerine daha önce yazdığı "Eski Prag-Eski Ankara" ve "Kardeş Şehir Roma-Ankara" kitapları da bulunuyor.

*

Tunçer ve Öztürk, Ankara ile karşılaştırma yaparken bir liman şehri olan Barselona'yı su kültüründen ayrı düşünmemişler. Ankara'nın da "su kültürü"nün yeniden canlandırılabileceğini, parkları, vadileri ile çok daha "güzel" ve "yaşanabilir" hatta "iklim değişikliğine ve küresel ısınmaya karşı daha dirençli" bir şehir olabileceğine de ışık tutmuşlar.

*

Ankara'nın kayıp dereleri ile ilgili bir geri dönüş de OSTİM Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü Basın Yayın Sorumlusu, kıymetli dostum Yunus Efe'den geldi. OSTİM Teknik Üniversitesi'nin; "Su Şehri Ankara'ya Doğru, Ankara'nın Estetik Su ile Yeniden Tanışması" isimli raporunu hatırlattı. Raporun fiziki baskısını daha önce OSTİM Teknik Üniversitesi Basın, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Daire Başkanı, değerli meslektaşım Gülden Aydın vermişti.

*

Haberin Devamı

"Su Şehri Ankara'ya Doğru" projesinin yöneticiliğini OSTİM Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Yülek yapmış. Prof. Dr. Mustafa Yılmaz Kılınç ile Dr. Öğretim Üyesi Hacı Bayram Bulgurlu'nun yazar olarak katkı sunduğu çalışmada geniş kapsamlı bir destek ekibi de yer almış.

*

Çalışmada Ankara'nın tarihsel olarak bir su kenti olduğuna, kent merkezindeki bir zamanlar akan derelerle ve estetik suyla bütünleşen kimliği, bilimsel verilerle ortaya konuluyor.

*

Ankara'nın estetik suyla yeniden buluşması gerektiğine vurgu yapılıyor. Dünya başkentlerinde olduğu gibi Ankara'nın da içinden akan bir akarsuyla güzelleşmesinin mümkün olduğuna dikkat çekiliyor. Şehrin estetik boyutunu yeniden keşfetmek, yaşam kalitesini yükseltmek için bu su konusunda yapılabilecekler için önerilerde de bulunuluyor.