İktidar bu gün gelirleri baskılayıp vergi ve benzeri yollar ile vatandaşların harcanabilir gelirlerini azaltarak talebi baskılamayı ve bu yöntem ile fiyatların yükselmesini önlemeyi yani enflasyonu kontrol etmeyi hayal ediyor
Hayal ediyor diyorum çünkü bu varsayım pek de bilimsel bir temele oturmuyor!
Bugün size biraz işin teori ve matematiğinden bahsetmek ve bu noktada size "Paranın Miktar Teorisini" açıklamak istiyorum. Bana göre bu teoriyi bilmek fiyatlar genel seviyesindeki değişimleri anlamak için çok ama çok önemlidir.
Parayı ve paranın değeri ya da satın alma gücünü anlamak için geliştirilen Miktar Teorisi para miktarındaki değişmelerle, fiyatlar ve dolayısıyla paranın değeri arasındaki ilişkiyi açıklamaktadır.
En yalın anlatımla bu teoriye göre paranın değeri, ekonomideki para miktarına bağlıdır. Arzı artan malın fiyatının düşmesi ve arzı azalan malın fiyatının artması ilişkisi, para için de geçerlidir.
Ekonomideki para arzı arttıkça, satın alınan mal ve hizmet miktarının sabit kalması hâlinde fiyatlar yükselecek; yani paranın değeri düşecek ve enflasyon artacaktır.
Miktar teorisi Amerikalı iktisatçı Irving Fisher tarafından ele alınmış ve formülleştirilmiştir.
Fisher miktar teorisini açıklamak için işlem ya da değişim denklemi denilen ve aşağıda gösterilen denklemden faydalanmıştır:
M.V P.T
Bu denklemde:
M - Dolaşımdaki para miktarını,V - Dolaşımdaki paranın dolaşım hızınıP - Fiyatlar genel düzeyiniT - İşlem hacmini göstermektedirIrving Fisher ve onu izleyen iktisatçılar denklemdeki V ve T parametreleri belli bir dönem boyunca değişmediğini varsaymaktadır (ki bence bu yanlış bir yaklaşımdır). Bu iktisatçılar belki de modeli daha anlaşılır kılmak için V'nin sayısal değerini belirleyen halkın sosyo-psikolojik davranışları ve kurumsal yapıdır ve bu yüzden olağanüstü durumlar dışında bu sayısal değerde önemli değişmeler beklenemez demektedirler.
Klasik teoriye göre ekonomideki bütün kaynaklar tam kullanım halinde bulunduğundan belli bir dönem için T parametresi de değişmez varsayımında bulunan iktisatçılar; "şu halde para miktarındaki artışlar doğrudan fiyatlar genel düzeyinin yükselmesine ve paranın değerinin düşmesine neden olacaktır" derler.
Bence bu varsayımda sadece ve sadece konunun anlaşılmasını kolaylaştırmak için ileri sürülür çünkü gerçek hayatta kaynakların tam kullanımı olası değildir.
Aslında büyük ölçüde haklıdırlar da ama ekonomi mekanik bir yapı değildir, insan duygu ve davranışları son derecede değişkendir bu yüzden hesap kitap ve öngörü yaparken bu değişkenliği de dikkate almak gerekmektedir.
Bu denklemi incelerken Türkiye özelinde iki ana hususa dikkat çekmek istiyorum:
Bunlardan birincisi para arzı yani formülde M harfi ile işaret edilen parametre ve diğeri ise V yani paranın dolaşım hızı ile ilgili parametre.
Bu iki parametreye bakarak Türkiye'deki enflasyon konusunu daha iyi anlatmaya çalışacağım.
M PARA ARZIPara arzı, bir ekonomide bir dönemde piyasada bulunan para stokuna verilen addır ve denklemde M harfiyle gösterilir. Bu kavram emisyon hacminden büyüktür, içinde emisyon yani dolaşımdaki banknotlar ve madeni paralara ek olarak başka satın alma araçları da vardır.
Para arzı ile ilgili fazlaca detaya girmeden şunu söyleyeyim Türkiye çok paralı bir ekonomidir, aynı anda Türk Lirası, hemen hemen her türlü döviz, altın ve hatta özel ya da tüzel kişilerce basılan bir nevi para diyebileceğimiz çekler dolaşımda bulunur, alım satım işlerinde rahat rahat kullanılabilir.
Bu yüzden buradaki başka satın alma araçları kavramı Türkiye özelinde çok ama çok önemlidir, dahası Türkiye özelinde döviz ve altın stoklarının büyük bir kısmının yastık altında bulunması, ülkeye giren çıkan kayıt altına alınamayan döviz ve altın miktarının yüksekliği para arzını tam olarak tespit etmeyi imkânsız bir hale getirmektedir.