KÖLE YÜRÜYÜŞÜ

Filmlerde, belgesellerde falan görmüşsünüzdür Amerika'daki o devasa pamuk ya da şeker kamışı çiftliklerinde çalıştıran köleler hiç acele etmez "köle yürüyüşü" denilen son derecede yavaş hareketler ile iş görür, bir yerden bir yere adeta salyangoz hızı ile gider. Bunun sebebi elbette istemediği bir işte zorla çalıştırılmasıdır.

Bu duruma mahkum edilen köleler mümkün olduğu kadar az enerji harcayıp, en az zahmete katlanarak bu mecburiyetten kurtulmaya çalışır ve bu da köle yürüyüşü dediğimiz hareket tarzını ortaya çıkarır.

Bu yüzden de köle iş gücü kullanmak son derecede verimsiz bir yöntemdir, kölelerin yaptığı işten hiçbir zaman, hiçbir yerde ciddi bir fayda ve verimlilik sağlanamamıştır.

Bu konuyu neden gündeme getirdim derseniz; malum her ay olduğu gibi bu ay sonunda da Türk-İş AÇLIK YOKSULLUK SINIRI hesaplarını paylaştı, bu hesaplara göre:

Ankara'da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapılması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 26.413,17 TL'ye,Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 86.036,38 TL'yeBekar bir çalışanın 'yaşama maliyeti' de aylık 33.982,24 TL 'ye yükseldi.

Senenin yarısı geçti Temmuz ayında asgari ücrete beklenen zam yapılmadı bu tarih itibariyle emekçilerin eline geçen net asgari ücret ise sadece ve sadece 22.104,67 TL...

Bu hesaba göre asgari ücret:

AÇLIK SINIRININ 4.308,50 TLYOKSULLUK SINIRININ ise 63.931,71 TL

altında kalmaktadır!

Peki, çalışanlar ne yapsın

Ne yazık ki memlekette çalışanlara fazla bir tercih hakkı yok!

Bir kere işsizlik çok yüksek işsiz sayısı çok fazla, maaşını beğenmeyen biri istifa etse yeni ve daha fazla gelir getirici bir iş bulma olasılığı neredeyse yok mertebesinde, bu çalışanların elini kolunu bağlayan en büyük faktör.

Sonra verilen maaşı beğenmeyerek istifa eden bir çalışan kıdem ve ihbar tazminatı alamıyor. Bir iş yerinde beş, on yıl çalışıp az maz da olsa bir tazminat hakkı oluşan kişi doğal olarak bundan kolay kolay vazgeçemiyor.

Diğer yandan memlekette sendikacılık zaten çok zayıf, sendikalar işçinin emekçinin hakkını tam manası ile koruyamıyor. Buna rağmen işçinin hakkını pazarlıkla alamayan sendikalar grev kararı aldı ki bu emekçilerin elindeki en büyük güç, tabir-i caizse son kaledir. Fakat bu sefer de Recep Bey yetkisini kulandı. Maden İşçileri Sendikası tarafından alınan grev kararını