Duyan insanın kanını donduran, tehdit ve hatta suç içeren aşağıdaki cümleyi işitince ben resmen dehşete düştüm
Recep Bey konuşmasında: "Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay'a geldi mi Şu anda Hatay garip kaldı, mahzun kaldı" dedi.
Bana oy vermezseniz hizmet mizmet de alamazsınız, bakın Hatay'ın haline anlamına gelen bu cümle sizi de dehşete düşürmedi mi
Hatay'a yardımın neden gelmediği bu cümle ile son derecede açık ve net olarak anlaşılmıyor mu
Hatay'ın başına gelenlerin tasarlanarak, taammüden yapıldığı ve bir cezalandırma anlamına gelen bu cümleyi tüm vatandaşlara eşit hizmet sunmak üzere görevlendirilmiş bir kişinin ağzından duymak gerçekten de insanın içini acıtıyor
Bakın ülkemiz bir deprem ülkesidir; depremlerin, büyük ve şiddetli depremlerin kentlerimizi vuracağı açık ve net olarak bilinen bir gerçekliktir.
Üstelik son yirmi küsur yıla damgasını vuran AKP 1999 yılında Ağustos ve Kasım aylarında gerçekleşen iki büyük depremin yarattığı kriz üzerine vatandaşlarımızın tepkisinin yarattığı siyasi ortamda seçilerek iktidara gelmiştir.
Bu depremlerden sonra seçerken AKP'den beklenen temel görev ülkeyi depreme hazır hale getirmekti
Peki, ne oldu
6 Şubat depremlerinde açık ve net olarak görüldü ki ülke depreme hiç mi hiç hazırlanmamış!
1999 depremleri ile hemen hemen aynı şiddette olan Maraş depremleri 99 depreminden çok daha fazla insan kaybına yol açtı
Neden
Nedeni açık:
Eski Türkiye'de bir deprem oldu mu en yakın askeri birlikler emir falan beklemeden otomatikman, harekete geçer önceden belirlenmiş ve hatta tatbikatları yapılmış plan programlar çerçevesinde derhal enkaza müdahale eder arama kurtarma çalışmalarını başlatırlardı
Eski Türkiye'de Kızılay diye bir kurumumuz vardı, anında deprem bölgesine ulaşır çadır, yemek vs. ne ihtiyaç varsa karşılardı
Eski Türkiye'de Kızılay'ın bir deprem sonrasında stoklarındaki çadırları depremzedelere ulaştırmak yerine satmayı tercih edebileceğini kimse hayal dahi edemezdi
Eski Türkiye'de deprem bölgeleri arama kurtarma ekiplerinin enkaz başından yükselttikleri "sesimi duyan var mı" nidalarıyla inlerdi
Bu sefer bunlardan hiç biri olmadı, ortalığı enkaz altından yükselen "sesimi duyan var mı, yaşıyoruz kurtarın bizi" çığlıkları kapladı
Kurtarmaya kimse gelmedi, gelemedi korkunç bir başıbozukluk ve Süleyman efendinin seçim öncesi politik güç gösterisi yapabilmek için askerin sahaya girmesine karşı çıkması yüzünden askerin zamanında yeterince büyük bir güçle sahaya inememesi kurtarma çalışmalarına başlamayı çok geciktirdi. On binlerce insan kurtarılabilecekken kurtarılamadı