Halk egemenliğine dayalı, yani demokrasi ile yönetilen devletlerin kurulması daha çok ama çok yeni bir olaydır. Çağdaş dünyada halk egemenliğine dayalı olarak kurulan ilk demokratik devlet 1776 Bağımsızlık Bildirgesi ile ilan edilen ve 1781'de kazanılan zafer neticesi ile kurulan Amerika Birleşik Devletleridir. İkinci büyük halk devrimi 1789 Fransız devrimi, üçüncüsü ise 1917 Bolşevik devrimidir ve bu devrimler ile Fransa Cumhuriyeti ile SSCB kurulmuştur.
Tarihteki dördüncü büyük halk devrimi ise Türk Devrimidir! 1919'da başlayan bu devrim hareketi 1923'de Türkiye Cumhuriyetinin kurulması ile sonuçlanmıştır.
Türk Devriminin en önemli özelliği sömürgeci emperyalist güçler tarafından hakir ve aşağı görülen, sömürülen bir doğu halkı ve bu halkın içinden çıkmış önderler tarafından yapılmış olmasıdır.
O güne kadar batılı hükümranlar ve hatta aydın taifesi bir doğu toplumunun böyle bir devrim yapamayacağını, dahası doğulu toplumların kendi kendini yönetmekten bile aciz olduğunu iddia ediyorlardı...
Neyse konumuz devrimler tarihini tartışmak değil, CHP...
Türk Devriminin ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda adı sonra Cumhuriyet halk Partisine dönen Cumhuriyet Halk Fırkasının oynadığı rolü hepiniz biliyorsunuz, bu tarihi rolü tekrar etmeme gerek yok.
Fakat CHP'nin devrimler ve kuruluşta oynadığı rol kadar büyük bir diğer rolü de çok partili yaşama geçişte gösterdiği basiretli ve özgürlükçü tutumdur.
Hiç şüphesizdir ki Kurtuluş Savaşı kahramanı koskoca İsmet Paşa'nın iktidardan inip muhalefet sıralarında oturmaya sulh ile razı olması, dünya demokrasi tarihindeki en etkileyici destanlardan biridir.
O zamanlar çevremizde bir sürü diktatör iç savaş çıkarmak pahasına koltuktan kalkmazken, ordunun emrine itaat edeceği şüphesiz olan İsmet Paşanın iktidarı seçimle devretmeye razı olması gerçekten de demokrasi dersi niteliğinde bir politik duruştur!
Ayrıca İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşan kutuplaşma da İsmet Paşa liderliğindeki CHP'nin dönemin SSCB'si gibi diktatörlüklerin yanında değil de özgür dünyanın safında yer alması bu günümüze dahi damga vuran, cumhuriyetimizi şekillendiren çok ama çok önemli bir politik tercihtir. Eğer CHP ve İsmet Paşa SSCB'nin safında hizalansa emin olun ki bir çok doğu bloku diktatörü gibi sittin sene iktidarda kalırdı.
Geçmişteki bu son derecede demokratik politikaları uygulayarak Türk Milletini egemenlik hak ve özgürlüklerine kavuşturan CHP bu günde çok ama çok önemli bir misyonu üstlenmiş bulunmaktadır.
Cumhuriyetimizin kurucu partisi olan CHP bugünde Türkiye'mizi otoriter bir rejime savurmaya çalışan politik hamlelere çok büyük bir özveri ile direnmektedir.
Açıkça söylemek gerekirse:
Bilgi birikimi ve kültürü ile bilinen Alman halkı Hitlerin,Engin kültür ve sanatı ile ünlü Rus Halkı Stalin'in,Reform, Rönesans süreçlerinin müellifi İtalyan halkı Mussolini'ninÜlkelerini otoriter bir rejime sürüklemesine Türk halkı kadar ciddi ve şiddetli bir direnç gösterememiştir!