Yar bana bir mağduriyet!

Kılıçdaroğlu'nun tasfiye edilmesiyle başlayan süreç, CHP'yi öyle bir hale getirdi ki, hala pek çok yerde adaylarını belirleyip seçimlere odaklanamıyorlar. Genel başkanlarını seçtikleri kongrede delegeler pazara düşünce, adaylık süreci de kılıçların çekildiği savaş alanına döndü.

Şimdilik en az üç başlı olan partide gün geçmiyor ki, yeni hizipler ortaya çıkmasın. Üç dönem belediye başkanlığı yapan Battal İlgezdi'nin İmamoğlu'nun engellemesiyle aday gösterilmemesini bir grup, Alevilerin tasfiyesi olarak değerlendiriyor. Diğer grup ise listelerindeki Alevi adayları çarşaf çarşaf yayınlayarak iddiayı çürütmeye çalışıyor.

Eski Genel Başkan Yardımcısı Eren Erdem ise karşı tarafı "Saraçhane'nin maaşlı trolleri, zevzekler" olarak itham ederken, İmamoğlu'nun en yakın adamı Murat Ongun'un zamanında CHP için ağza alınmayacak sözler söylediğini itiraf ediyor. Herkes şimdi eteğindeki taşları döküyor. Anlaşılan o ki, seçimde hezimet yaşayacaklarına tüm hizipler kanaat getirmiş.

Tüm bu kargaşa içinde tek bir gerçek var: Küfürlerin havada uçuştuğu bu kavganın hiçbir yerinde ideolojik ya da ilkesel bir husumet yok. Sadece giderek çirkinleşen bir menfaat çatışması. O kadar.

Seçime iki ay gibi kısa bir süre kalmışken, İBB dışında her şeyi yönetmeye çalışan zatın ortaya koyduğu ne bir proje var, ne de 5 yıl içinde halka gösterebileceği tek bir somut başarılı iş. Bu yüzden artık tek dayanağı kaldı: Geçen seçimi kendisine kazandıran "mağduriyet tiyatrosu".

Murat Kurum gibi İstanbul'u sokak sokak gezerek insanların kalbine giren, sempatik ve başarılı bir aday karşısında son çaresi yine mağdur rolü oynaması. Hakkında bir soruşturma açılsa öyle mutlu olacak ki, değmeyin keyfine.

Sataşıyor, cevap gelmiyor. Kimse kendisini muhatap almıyor. İstanbul'a beş koca yıldır tek çivi çakmamasının hesabını sormak için bile kimse ağzını açmıyor. Seçimlere kadar Cumhur İttifakı mensupları adeta sözleşmiş gibi İmamoğlu'nun