Yüz yılın en sıcak günlerini yaşıyoruz. Tüm Avrupa kıtası, Kuzey Afrika ve Anadolu'da ormanlar alevlere teslim olmuş durumda. Yaşadığımız bu facianın tek sorumlusu var: İhmal. Kimisi tarlasında anız yakarken ormanları ateşe verdi, kimisi eskimiş eşyalarını yaşadığı dağ köyünde imha ederken. Elbette sabotaj ihtimali de bir kenarda durmalı. Çünkü en son kamyonunda benzinle gözaltına alınan kişi, TSK'dan FETÖ bağlantısı sebebiyle ihraç edilmiş bir şüpheli.
Fakat depremden sele, heyelandan yangına kadar yaşadığımız tüm felaketlerde bazılarına göre tek sorumlu var: Diyanet. Deprem olur, koro başlar: "Diyanet'e verilen bütçeyle şu kadar kentsel dönüşüm yapılabilirdi". Yangın çıkar, aynı koro başlar: "Diyanet'e vereceğimiz parayla şu kadar yangın söndürme uçağı alabilirdik".
Demek tüm sorunlarımızın kaynağı Diyanet. Bu kafaya göre imamlar ve müezzinler olmasa gül gibi geçinir giderdik. Gerçek şu ki, ülkemizin felaketi ne deprem ne de yangın. Türkiye'nin asla çözülemeyecek tek büyük problemi var: Bu ilkel kafa. Bunlar ülkemizin gerçek felaketidir.
İslam'la, Allah'la ya da peygamber efendimiz Hz. Muhammed'le (sav) açıktan savaşamayan bu güruhun hedefinde daima camiler, ezanlar ve imamlar oldu. Okunan ezanlardan, yapılan camilerden o kadar nefret ediyorlar ki, çoğu zaman ağızlarından köpükler saçarak kusuyorlar öfkelerini. Biz ne dersek ve ne yaparsak yapalım öfkeleri asla geçmeyecek, biliyoruz.
Fakat akıl sahipleri için anlatmak gerekirse, neden "Türkiye'de Diyanet diye bir kurum var" ve "neden devletten bir bütçe almak zorunda" Söyleyelim:
Diyanet İşleri Başkanlığı 1924 yılında Şer'iyye ve Evkaf Vekaleti (Şeriat ve Vakıflar Bakanlığı) lağvedilince, yerine kuruldu. Türkiye inşa edilen tüm camiler birer vakıf malı olduğu için, kuruluşu esnasında giderleri de düşünülerek kendilerine çok sayıda akar bağlanmıştı.
Her caminin büyük gelirleri vardı. Sözgelimi İstanbul Fatih Camii'ne 30 köyün tarım gelirleri ile 14 hamam ve çok sayıda dükkanın kirası bağlanmıştı. Bunun gibi başta tüm külliyeler olmak üzere ülkedeki camilerin geniş gelirleri bulunuyordu.