60 yıllık kanlı bir diktatörlüğün yıkılışının yıldönümünü coşkuyla kutlayan Şam halkı gecenin ilerleyen saatlerinde evlerine çekilmişti. İmsak kesildiğinde ise minarelerden bu uzun karanlığın, bu kutlu gecede son bulduğunu müjdeleyen teşrik tekbirleri yankılanıyordu. Sabah ezanı okunduğunda Şam Emeviyye Camii'nin kapısında, bir yıl önce devrimin gerçekleştiği gün giydiği askeri üniformasıyla Suriye Cumhurbaşkanı Ahmet Şara gözüktü.
Her zamanki tevazusuyla usulca mihraba doğru yürüdü. Cemaatin önüne geçerek sabah namazını kıldırdı. Sonra minbere çıkarak şu sözleri söyledi: "Biz sadece Allah'a itaat ederek, mazlumları koruyan ve halkın arasında adaleti tesis eden bir ülkeyi hep birlikte inşa edeceğiz".
Ne kalabalıkları coşturan hamasi sözler ne ajans marifetiyle hazırlanmış yapmacık hareketler ne de öfke dolu mimikler var Şara'da. Sesine ve hareketlerine, yaşanan onca acıya rağmen büyük bir sükûnet ve tevazu hakim.
Ülkenin hiçbir yerinde ne bir posteri ne de heykeli var. İlk günden yasak getirdi buna. Ortadoğu halklarında alışılagelmiş "lider kutsayıcılığına" asla prim vermedi. Yüzyılın en büyük İslam inkılabı diye pazarlanıp sadece kendi halkına değil, tüm bölge halklarına kandan başka bir şey getirmeyen İran devriminden fersah fersah uzak bir anlayış bu. İran'ın tüm caddelerindeki devasa posterler yetmezmiş gibi Humeyni'nin kartondan maketini şehir şehir dolaştıran düzenbazlardan geceyle gündüz kadar büyük bir fark.
Suriye devrimini tüm çağdaşlarından ayıran en temel özellik büyük bir sabır ve metanetle, intikam ve rövanş çirkefliğine bulaşmamasıdır. İranlı muhafızların ve Hizbullah milislerinin karargah olarak kullandığı Halep'in orta yerindeki Nubbul ve Zehra isimli iki Şii köyü devrimin sabahında bu çapulcular tarafından terkedildiğinde ilk sınavını verdi devrim. Suriye halkına kan kusturan bu teröristler Lübnan'a kaçtığında köy halkı devrimcilerin kendilerini katledeceğini düşünüp yollara düşmüştü.
Yolda durdurulduklarında herkes bir intikam saldırısı olacak diye düşündü. Oysa Şam'ı özgürlüğüne kavuşturmak için yola çıkan devrimciler köy halkına "Siz bizim insanlarımızsınız. Güven içinde dönün evlerinize" dediler. Şaşkın ve korku dolu bakışlar bir anda sevince dönüştü.Kazananlar ve kaybedenler14 yıl boyunca cinayetin her türlüsüne, yaşadıkları işkenceye ve sürgünlere rağmen büyük bir tevekkülle direnen Suriye halkı kazandı. Onlar yardımın ve zaferin yalnız Allah'tan geldiğine inanarak gerçek zafere ulaştılar. Elbette kazananlar listesinde ilk sırayı onlar alıyor.

2