Mikrop nerede
Bu kadar da olmaz" dediğimiz ne varsa Özel-İmamoğlu yönetimindeki CHP'de oluyor. Neredeyse İmamoğlu dışındaki tüm tutuklu CHP'li yöneticilerin yaptıkları yolsuzluk ve hırsızlığı itiraf etmelerine rağmen meydanlara dökülüp yüzsüzce "hırsız var" diye bağırmalarını artık yadırgamıyorduk. Fakat, "bir mikrobun" Hz. Muhammed'e (sav) yaptığı saygısızlığı CHP yönetiminin sahiplenebileceğini hiç kimse düşünemezdi. Bu da oldu.
Demek ki artık CHP'nin yüzde 1'lik takunyalı sağ partilere de ihtiyacı kalmadı. Hiç olmazsa onları küstürmemek için Özgür Özel'den çirkin provokasyona karşı iki kelam etmesi bekleniyordu. O ise miting meydanlarında yüzünü kapatıp cami duvarına pisleyen küçük sol örgüt mensuplarına daha fazla ihtiyacı olduğunu göstermiş oldu.
Böylece CHP'nin asla değişmeyeceği, kurulduğundan bu yana kendini konumlandırdığı İslam dini ve Türk örfü karşıtı çizgisinden zerre miktarı ayrılamayacağı şeklindeki genel kanaati bir kez daha pekiştirmiş oldu.
Aslında bu partinin sürecini yakından takip edenler için şaşırtıcı bir şey yok. Özel'in ülkemizdeki Kur'an kursları için sarf ettiği "Orta çağ karanlığı" sözlerini unutacak kadar vakit henüz geçmedi. Gerçi çabuk unutan bir milletiz. Bize yapılan haksızlıkları kolay unutmak gibi kötü bir alışkanlığımız var. Öyle olmasaydı, CHP'nin kapılarından kovulup tekrar tekrar çağrılan Muharrem İnce'nin başörtüsü yasaklarını kaldıran düzenlemeyi iptal ettirmek için Anayasa Mahkemesi önünde koşturduğunu hatırlamamız gerekirdi.
Kılıçdaroğlu'nun "helalleşme" kıvamındaki sahte özrüyle iktifa ettiğimiz ve koskoca bir neslin yaşadığı kayıpları telafi etmek gibi bir zahmete katlanmadığımız için gözlerimizin önünde Muhammed Mustafa'yı (sav) aşağılamaya cesaret edebildiler.
Yani sorun bir asırdır değişmeyen bu ilkel partide değil. Arkeolojik buluntu muamelesi yapmamız gereken bir siyasi oluşuma ve onun medyadaki ağzı bozuk uzantılarına gereğinden fazla değer veren bizlerde.