Terör örgütünün tasfiye edilmesi sonrasında ne yapacağız" Temel sorumuz bu. PKK'nın 47 yıllık kanlı tarihinin sonunda silah bırakması ve tasfiye olduğunu ilan etmesiyle sorun çözülmüş olmuyor.
Şimdi ne yapmalı Teröristlerin beyanlarına güvenmeli mi, yoksa örgüt üyelerinin sosyal hayata katılabilmesi için "kapsamlı inceleme ve tespitler yapılıp" sonra mı kanuni düzenlemelere geçilmeli
Bu sorulara birlikte cevap üretebilmek için TBMM'de oluşturulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu çalışmasını tamamladı ve her parti kendi çözüm önerisini sundu. AK Parti ve MHP'nin raporu somut ve açık bir öneri sunuyor: "Terör örgütü mensupları için müstakil ve geçici bir kanun yapılmadan önce örgütün tamamen yok edildiği MİT ve TSK gibi devletin ilgili kurumları tarafından yerinde tespit edilmeli"
Ak Parti'nin 63 sayfalık raporu "Türkiye modeli, toplumsal uyum süreci, tasfiye sonrasında demokratikleşme perspektifi" gibi pek çok başlık içeriyor. Odak noktası tıpkı MHP'nin raporunda olduğu gibi Kürt sorunun çözümü ve terörün kalıcı bir şekilde gündemimizden çıkarılması.
CHP'nin 53 sayfalık raporunda ise Kürt sorunun çözümüne 1 sayfa ayrılmış. Yanlış okumadınız: Sadece bir sayfa. Buna karşın raporda "rüşvet, irtikap ve yolsuzluktan tutuklu" İmamoğlu'nun adı tam 6 defa geçiyor.
Raporda İmamoğlu ve yolsuzluktan tutuklanan diğer CHP'li belediye başkanlarının serbest bırakılması, Gezi teröründen tutuklanan kişilerin serbest bırakılması, yolsuzluk yapan belediyelerin başına bela olan MASAK'ın yeniden yapılandırılması, haksız kazanç elde eden şirketlere el konulmasından vazgeçilerek TMSF'nin değiştirilmesi ve Cumhurbaşkanına hakaret suçunun yürürlükten kaldırılması gibi pek çok öneri sunuluyor.
Elbette CHP'nin her raporunda olduğu gibi din bahsi unutulmamış. Din derslerinin zorunlu olmaktan çıkartılması, Kur'an ve Hz. Muhammed'in (sav) hayatı gibi seçmeli derslerin sınırlandırılması, devletin Alevi vatandaşların ihtiyaçları için kurduğu Cemevi Başkanlığı'nın kapatılması ve Madımak'ın müze yapılması gibi öneriler de sıralanmış. Bunların Kürt sorunuyla nasıl bir ilişkisi var bilmiyoruz. Lakin CHP'nin İslam'a bitip tükenmeyen alerjisinin ve "kullanışlı" mezhepçiliğinin her fırsatta nüksettiğini görebiliyoruz.
Peki CHP'nin raporunda o bir sayfada ifade ettiği öneriler ne Adları değiştirilen köy ve ilçelerin eski isimlerinin yeniden kullanılması. Peki çoğu ve Kürtçe, Arapça ve Lazca olan bu isimleri kim değiştirdi 1940'larda 8589 sayılı genelge ve 1949'da çıkartılan kanunla CHP. Bu sayede 1978'e kadar tam 28 bin yerleşim yerinin ismi değişti.

3