İsrail'in Dürzileri

Ortadoğu'da ne zaman karışıklık çıksa, yönetimler zaafa uğrasa Batılıların aklına hemen iki topluluk geliyor: Dürziler ve Nusayriler. Tesadüf değil şüphesiz. Çünkü bu iki dini topluluk da aynı inançtan beslenerek ortaya çıktılar. Her ikisi de Şiiliğin gulat yani "haddi aşanlar" çizgisinden türediler.

Nusayriler diğer bazı büyük Şii ekollere göre Müslüman kabul edilseler de bu mezhebin en uç görüşünü temsil eden İsmaililerin de sapkın kısmından türeyen Dürziler tüm mezheplere göre İslam dışı olarak görülüyorlar. Zaten Dürziler de kendilerini Müslüman kabul etmiyorlar.

Her iki dini düşüncenin ortaya çıkışında Mısır merkezli Şii Fatımi Devleti'nin etkisi büyük. Dürziler, Allah'ın Fatımi lideri Hakim'de tecelli ettiğine inandıkları için İslam'la yollarını 11. yüzyılda ayırdılar.

Fatımiler Selahaddin Eyyubi tarafından yıkıldığı günden bu yana ise Dürziler başta olmak üzere bu yönetimden güç devşirerek büyüyen "aşırı dinci yapılar" Müslümanlara karşı düşmanca tutum içinde oldular. Bunların en fanatikleri Selçuklu Devleti'ne savaş açan Haşhaşiler'di. Kinleri hiç bitmedi.

Dolayısıyla bugün 14 yıllık büyük bir savaştan yeni çıkmış ve toparlanmaya çalışan Suriye'de Dürzilerin yeniden harekete geçmesi tesadüf değil. Güçlü bir tarihi arka planı var. En son Dürzi ayaklanması yine bugün olduğu gibi Havran Bölgesi'nin merkezi Suveyda'da başlamıştı. II. Abdülhamid Han'ın tahttan indirilmesinden beş gün sonra başlayan isyanda Dürzi çeteler Müslüman Arap köylerine baskın yaparak yüzlerce kişiyi katlettiler. İsyan ancak Sami Paşa önderliğindeki 35 taburluk Türk Ordusu bölgeye ulaşınca son buldu. Tüm isyancılar teslim oldu ve liderleri idam edildi.

Elbette Dürzilerin tamamı kendilerine İngiltere, Fransa ya da İsrail gibi bir efendi bulunca teröre başvuran kişilerden oluşmuyor. Osmanlı Parlamentosu'nda bölgeyi temsil eden Milletvekili Emir Şekip Arslan gibi sadık Dürzi önderler de oldu. Öyle ki Arslan, II. Abdülhamid Han'ın İslam Birliği düşüncesinin en ateşli savunucularından birisi olarak tarihe geçti. Enver Paşa ile birlikte Trablus'ta İtalyanlara karşı savaştı. Ölünceye kadar Türkiye'ye sadık kaldı. Damadı Lübnan Dürzilerinin lideri Kemal Canbolat da hayatı boyunca İsrail'e karşı savaştı ve Filistin mücadelesinin öncü isimlerinden birisi oldu. Ancak onu İsrail değil, Hafız Esat öldürttü.