ABD'yi mutlak güç gören, her taşın altında Yahudi arayan bir kafaya sahip olanlar için Avrupa ülkelerinin peş peşe Filistin'i devlet olarak tanımaları da büyük oyunun bir parçası. Bu çarpık zihniyetin oluşumunda Siyonizm'e gereğinden fazla güç atfeden siyasetçilerimizin ve halkların iradesini görmezden gelen özgüven yoksunu sözde fikir adamlarının rolü büyük elbette.
Onlara göre ABD'nin Afganistan'da yaşadığı hezimet de gerçekte bir oyun, Irak'taki başarısızlığı da kimsenin bilmediği gizli planların bir parçası. İlginç bir hayal dünyaları var: Ne kısmi başarılardan tatmin oluyorlar ne de düşmanın yenilgisinden mutlu.
Bunlar Türkiye'nin savaş uçağı ve insansız uçak gemisi yapabileceğine inanmayan kitlelerin, diğer cenahtaki izdüşümleri. Birbirlerine çok benziyorlar. Çünkü her iki kitle de iki asırdır mağlubiyet yaşayan ve bunun aşılmaz bir kader olduğuna inanan bir toplumun fertleri.
Bu yüzden Karabağ'da zafer kazanıldığında sevinemez, Libya'da düşman boyun eğip uzlaşmaya yanaşsa altında başka şey arar. Onların gözünde verilen diplomatik mücadelenin, sahada büyük fedakarlıklarla elde edilen zaferlerin hiçbir önemi yoktur.
İşgal ettiği Filistin'i 28 yıl boyunca atadığı sömürge valisiyle yönetip, 1948'de çekilirken ardında İsrail'i miras bırakan İngiltere'nin bugün Filistin'i devlet olarak tanıması şaşırtıcı gelebilir. Fakat bir şirket aracılığıyla iki yüzyıl boyunca koskoca Hindistan'ı yöneten İngiltere'nin 1947'de bir gece ansızın kıtadan ayrılma kararı aldığını düşünmek daha şaşırtıcı değil midir
Eğer Hint halkının bağımsızlık uğruna verdiği uzun mücadeleyi görmezden gelirseniz, üzerinde güneş batmayan imparatorluğun bugün Filistin'i neden tanıdığını da anlayamayabilirsiniz. Artık ne 19. yüzyılın İngiltere'si var ne de Londra'da tüm dünyaya nizamat verecek bir güç.
Filistin toprakları 1948'den beri işgal altında ve BM'ye göre burada tek bir resmi otorite vardı: İsrail. BM 1947 yılında burada Arap ve Yahudi olmak üzere iki devlet kurulmasını kabul etmişti. Ancak Arap ülkeleri bunu asla kabul etmediler ve İsrail'in kuruluş ilanını savaş gerekçesi saydılar.
O günden bu yana yapılan tüm savaşlarda İsrail topraklarını genişletti. Sonunda 1967'de hem Gazze'yi hem de başta Kudüs olmak üzere Batı Şeria'yı bütünüyle işgal etti. Yani fiilen Filistin diye bir toprak parçası yok.
Fakat Gazze'deki soykırım karşısında tüm dünyada yükselen tepkiler Batı ülkelerini de harekete geçmek zorunda bıraktı.