Bu bağnazlığa teslim olmayalım

Önce bir kiliseye düzenlenen ve her yerinden provokasyon akan saldırı, peşinden kendi işlettiği küçük bir çay ocağında namaz kılarken katledilen Diyarbakırlı Ramazan Hoca. Gazze'de yaşanan vahşet karşısındaki çaresizliğimize hayıflanırken, kendimizi ülkemizdeki şiddet sarmalının içinde bulduk. Katillerin kısa sürede yakalanması bir parça hüznümüzü azaltacaktı ki, İzmir'de bir taksi şoförünün soğukta üşümesin diyerek aracına aldığı müşterisi tarafından öldürüldüğüne şahit olduk. Rızkının peşinde koşarken, bir insanlık düşmanı tarafından üç kuruş için katledilen iki çocuk babası Oğuz Erge hepimizin yüreğini dağladı.

Seçimler yaklaşırken birileri ülkede kaos çıkarmak isteyebilir. Siyasi nitelikli cinayetler işleyerek insanları ayrıştırmak isteyebilir. Terör örgütleri ülkede güvenlik zaafı olduğu imajını oluşturmak isteyebilir. Ya da para hırsı gibi adi menfaatler de bu cinayetlerin sebebi olabilir. Tüm bunlar mümkün. Fakat asıl önemli olan: İnsan hayatı nasıl bu kadar ucuz olabilir

Kendi hayatının da dört duvar arasında geçeceğini bile bile bir kişi nasıl bu kadar soğukkanlılıkla cana kıyar Bir zamane dervişini seccadesi üzerinde, gariban bir şoförü direksiyon başında katleden kişiye bu pervasızlığı yaptıran şey nedir Allah'ın eşref-i mahluk olarak yarattığı insan nasıl bu kadar değersiz görülebilir Şüphesiz en önemli sorun hırslarımız ve tahammülsüzlüğümüz.

Allah'tan uzaklaşan kişinin mal ve para hırsını tedavi etmek pek mümkün değil. Fakat Müslümanlık iddiasındaki kişiden kendisi gibi düşünmeyenlere tahammül ve hoşgörü göstermesini beklemek hakkımız değil mi

İslam'dan anladığını dervişane bir üslupla aktarmaya çalışan Ramazan Pişkin'in öldürülmesi sonrasında haberdar olduğumuz bazı tarikat çevreleriyle yaşadığı tartışmadan hepimiz dersler çıkarmalıyız. Onun ehlisünnete aykırı bazı görüşleri olduğunu ileri sürerek hakkında toplumda nefret oluşturmak isteyenler ibret almak için tarihe bakmalılar.

Çünkü bu bağnazlık yüzünden en çok ehlisünnetin büyükleri bedel ödemişlerdir. İmam Şafiî'nin talebesi ve mezhep kurucusu Ahmed bin Hanbel, üstelik akılcılığın önde gelen savunucu Mutezile'nin hakim olduğu bir dönemde düşüncelerinden dolayı zindanda işkence gördü. Hanefiliğin kurucusu İmam-ı Azam düşüncelerinden vazgeçmediği için zindanda zehirlenerek şehit edildi.

Bugün kendisini ehlisünnetin kalesi