Barışın önünde durmayın
Ülkemizin üzerinde bir kara bulut gibi dolanan 47 yıllık terör defteri kapandı.
Bu tek cümleye sığan sözcüklerin ardında binlerce şehit, yıkılan şehirler, kaybolan tarihi miras ve derin acılar var. PKK'lıların kendi elleriyle yaktıkları silahların alevleri göğe yükselirken, topraklarımıza barışın serinliği dağılıyor.
Nihayete eren şey bir örgütün varlığı değil, bir asrı geçen isyanlar tarihi. Bunu ancak milletinin taleplerini dinleyen, derdiyle dertlenen bir siyasi irade başarabilirdi. Bu yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ve Devlet Bahçeli'ye çok şey borçluyuz. Bu irade, halkına yabancılaşmış devleti, ceberrut bir huysuzdan müşfik bir babaya dönüştürmeyi başardı. Gerçek zafer budur.
"Terör örgütünün verdiği söze güvenmeli miyiz" diye soruyorlar. Yıllarca küresel sömürgecilerin taşeronluğunu yapmış bir örgüte neden gözü kapalı güvenelim Fakat en az onlar kadar terörü var eden ortamı hazırlayanlara da güven duymayalım. PKK sömürgecilerin taşeronu da, Kürtlerin varlığını reddederek, türlü baskılar yaparak Kürt sorununu ortaya çıkaranlar aynı sömürgecilerin taşeronu değil mi
Ülkenin en büyük sorunun çözümünde tarihi bir eşik aşılırken bu çevreler olumlu bir katkı mı sunuyorlar, yoksa yaralarımızı mı kanatıyorlar Bir kez olsun bu milleti düşünselerdi, evlatlarını PKK'dan kurtarmak için yıllardır mücadele eden Diyarbakır Anneleri'nin yanında olurlardı. Oysa çadırlarının önünden geçmediler. DEM'lilerden bile daha fazla rahatsız oldular annelerden.
Şimdiden homurdanmaya, şehit ailelerini tahrik etmeye başladılar. Evet CHP, İP, ZP ve benzeri yapılardan bahsediyorum. Hala dayandıkları "ilkel ırkçılıktan" zerre kadar uzaklaşmış değiller. Gerçekte, ne verdiğimiz şehitleri umursuyorlar ne de ülkede barışın tesis edilmesini. CHP'nin başı yolsuzluk ve hırsızlık operasyonlarıyla belada olmasaydı bu süreci durdurmak için neler yapabilirdi, düşünmek bile istemiyor insan.