Seçim sonrası betere koşacak Türkiye...

Ortada böyle bir tablo varken elbet sorun çıkacak. Tablo kendi kendine bu hale gelmediğine göre de mevcut yönetimle düzelmesini de bekleme...

Şöyle düşünün; her ay 100 lira kazanıp 150 lira harcıyorsunuz. Nereye kadar böyle gider Kredi kartı limitiniz yettiği veya borç bulabildiğiniz sürece... Sonrası fena!

İşte bir ülkenin cari açığı da o hesap... Kazandığından fazlasını harcayınca ortaya çıkıyor. Devamlı cari açık verirseniz döngünün bir yerde tıkanması kaçınılmaz oluyor.

2023 yılında toplam cari açık 45.2 milyar dolara ulaştı. Bir yerden bulmalı... Dolar basamadığına göre faizi ne olursa olsun almalı. Ya sonrası

Oysa "cari fazla" vereceğiz, aldığımızdan fazlasını satacağız diye başlamıştı faiz düşürme hikayesi... İsim de koymuşlardı; Türkiye Ekonomi Modeli...

Ekonomi cahilliğinin yarattığı ağır hasarın sonucu son 10 yılın en yüksek ikinci cari açığı gerçekleşti. Kolay değil Türkiye'de kronik hale gelmiş cari açığı devirmek. İşi bilmek gerek...

Mehmet gelmiş, şimşek gibi çakacakmış hikaye... Hâlâ doları yapay olarak tutma derdindeler... Baskılanan kur nedeniyle ihracatçılar fiyat tutturamıyorlar. Hatta ülkeden teker teker kaçıyorlar. Bunu da mı kimse görmüyor

Arkasından atıp tutuğu yabancıların, bu ülkede kurulu şirketleri, toplam ihracatın neredeyse yarısını yapıyorlar. Bu saatten sonra da gelip yatırım falan yapmazlar. Nitekim gelmiyorlar.

Daha da fenasını söyleyeyim size... Türkiye'de öyle bir ortam yaratıldı ki... Yatırımcılara "hay ben senin adaletini" dedirtti... Ve tarihte ilk defa giden sermaye gelen sermayenin yüzde 103'üne ulaşarak öne geçti.

Geçen yıl yabancı doğrudan yatırım sermaye girişi 5 milyar 588 milyon dolar oldu. Türk yatırımcıların 2023'te yurt dışına çıkarttığı yatırım sermayesi, yani giden 5 milyar 669 milyon dolar olarak kayda geçti.

Devamlı seçimden sonra her şey düzelecek izlenimi veren konuşmalar ekonomistler arasında çok popüler bu aralar... Keşke nasıl olacağını da bir anlatsalar...

Şu ana kadar tıp literatürüne "yalandan ölmüştür" diye geçen bir vaka yok! O yüzden salla sallayabildiğin kadar...

Fırına verecek mercimek kalmadı!

Her ortamda; "Lütfen gençlere eski Türkiye'yi anlatın" deyip buyuruyor ya... Kendisinin fermanıyla anlatıyorum. İbret olsun yarınlara...

Türkiye, baklagiller olarak adlandırılan, yeşil-kırmızı mercimek, nohut, kuru fasulye, barbunya gibi ürünlerde 90'lı yılların sonuna kadar dünyanın en büyük üretici ve ihracatçı ülkeleri arasında ilk sıralardaydı... Zirvedeydi... Birinciydi...

Bu arada yeşil mercimek için bir parantez açmak gerek... Yeşil mercimek üretiminde dünyada ikinci, ihracatta ilk sıralarda olan Türkiye neredeyse tekel konumundaydı. Dünya fiyatlarının belirleyicisiydi...

Üretim o kadar fazlaydı ki, ete alternatif düzeyde yüksek protein içeren bu ürünlerin tüketimini artırmak için