Aslında bütün hikaye ve İran'ın elindeki en büyük koz ne attığı havai fişekleri ne de bölgedeki ağırlığı... Dünya için tek bir gerçek var, Hürmüz Boğazı...

Hürmüz Boğazı, dünya siyasetinde sıklıkla göz ardı edilen, fakat stratejik önemi itibarıyla hayati bir rol oynayan bir coğrafi nokta... Bu dar geçit, Ortadoğu'nun petrol zengini ülkeleri için bir anahtar konumunda...

Suudi Arabistan, İran, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Irak gibi ülkeler, bu boğaz aracılığıyla dünya petrol piyasalarına akıtılan enerjiyi sağlıyor.

Küresel petrol arzının yaklaşık yüzde 30'u Hürmüz Boğazı üzerinden sevk ediliyor. Bu stratejik geçidin herhangi bir nedenle kapanması, küresel petrol piyasalarında ciddi dalgalanmalara neden olur ve petrol fiyatlarını uçurur. İran sıkıştığı an bu geçidi rahatça kapatıp piyasaların canına okur.

Zira petrol fiyatları 78 doların üzerine kadar çıktı. On günde yüzde 10'dan fazla artış yaşadı. Türkiye'nin ekonomisi, dünya petrol fiyatlarındaki artışlardan en olumsuz etkilenen ülkelerden biri...

Zaten her halttan kötü etkilenen yegane ülke Türkiye... Hatırım kalır bir şeyden de iyi etkilense...

Kitap bize der ki; Türkiye, tükettiği enerjinin büyük bir kısmını, özellikle petrol ve doğalgazını ithal ediyor. Petrol fiyatlarındaki artış ithalatın maliyetini doğrudan artırıyor.

Bu durum, Türkiye'nin cari işlemler açığını genişleterek dış ticaret dengesini olumsuz etkiliyor. Petrol fiyatlarındaki artış, ulaşım ve üretim maliyetlerini artırarak genel enflasyon seviyesine doğrudan etki ediyor.

Türkiye gibi büyük bir enerji ithalatçısı için bu durum, tüketici fiyatlarına yansıyor ve yaşam maliyetinde artışa neden oluyor.

Sek sek basarak, bade süzerek belli ki kazık yine bize girecek! Oysa seçim öncelerinde verilen