Buyurun size Türk Tipi Başkanlık Sistemi!
Muhtemelen dünyada, yılın 12 ayı, 365 günü maaş zamlarının gündemde olduğu, kah televizyonlarda kah köşe başı sohbetlerinde saatlerce konuşulduğu başka bir ülke daha yoktur.
Hani bazen akşam haberlerini açıp "Bakalım bugün neye zam gelmiş" diye izliyoruz ya, işte bu durumun Türkiye için adeta milli bir spor haline geldiğini söyleyebiliriz.
Memurdan emekliye, asgari ücretliden esnafa kadar herkes zamma kilitlenmiş; maaş görüşmeleri her ekranda kendine yer buluyor! Neden Reytingleri çok iyi!
Yılbaşına daha iki ay var ama her gün yeni bir 'uzman' ekranlara çıkıp olası maaş ve asgari ücret artışı hesapları yapıyor. Sanki memlekette başka konu kalmadı.
Neden böyle Çünkü kitlesel yoksullaşma yaşıyoruz. Peki, nasıl oldu da Türkiye bu hale geldi Cevabı acı...
Tam 22 yıldır sürdürülen, sosyal devleti raftan indirip bir kenara koyan, halkın çoğunluğunu değil de belli başlı kesimlerin refahını gözeten politikalar sayesinde...
Anayasamız ve sosyal devlet ilkesi der ki, devletin asli görevi kamusal hizmetleri tüm yurttaşlara ücretsiz sunmaktır. Ama ne olduysa anayasaya, bir baktık ki bu hizmetler satışta...
Sağlıktan eğitime, yüksek öğrenimden gıdaya, iletişimden teknolojiye kadar her alanda geri vitese takmış gidiyoruz.
OECD'nin son raporlarına göre, Emekli maaşlarında ise dünya sıralamasında 1.4 milyar nüfuslu Hindistan'ın bir sıra önündeyiz, yani sondan ikinciyiz!
Türkiye sağlık hizmetleri ve kişi başına sağlık harcamalarında dünya sıralamasında sonuncu sırada... Evet, yanlış okumadınız. İktidarın gurur duyduğu bu alanda arkamızda kimse yok. Sağlıkta öyle bir noktaya geldik ki, "Sağlık olsun" deyip geçiyoruz.
Peki adalet hizmetleri Adalet mülkün temeli... Ama mülkü çoktan sattık, geriye temelsiz bir adalet kaldı. Onda da son sıradayız...
Yani artık adaletin gözü falan bağlı değil... İşine geldiğine bakıyor, işine gelmediğinde kafasını çeviriyor.