Bu işte bir iş var!

Güneydoğu Anadolu'daki Göbeklitepe kazılarında, M.Ö. 9.000 civarına tarihlenen sığır ve koyun heykelleri bulunmuştur. İşaretler insanların o tarihlerde hayvanları evcilleştirmeye başladığını gösteriyor. Nitekim büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinin gelişmesi, insanlığın tarihi üzerinde büyük bir etkiye sahip olmuştur. Besin, giyim ve barınma için yeni kaynaklar sağlamış, tarımı geliştirmeye yardımcı olmuş ve ticaret ve göç yollarının oluşmasına katkıda bulunmuştur.

İşte Neolitik Çağ zamanında yetiştirilen büyükbaşlar 2024 yılında AKP iktidarında yetiştirilemiyor! Türkiye'nin et ihtiyacını karşılamak için Brezilya'dan 27 bin angus cinsi sığır ithal edildi.

İşin ilginç tarafı Uruguay, Arjantin, Brezilya'dan yirmi beş günlük gemi yolculuğundan sonra Türkiye teslimi sığırlar senin burada yetiştirdiğinden ucuza geliyorlar. Bir acayiplik yok mu bu hesaptaEt, son dönemde çıldıran fiyatları nedeniyle asgari ücretlinin, emeklinin yiyebileceğin bir besin olmaktan çoktan çıktı. En yağlısından tadı olmayan kıyma bile lüks tüketim kategorisinde... İnsanların alım gücü düşünce, et de yiyemeyince tavuk ve yumurtaya abandı... Bildiğiniz arz-talep dengesi... Yumurta işine gelmeden önce...

Olay burada zıvanadan çıkıyor!

Afrika kıtasının kuzeydoğusunda yer alan Sudan... Güneybatıda Orta Afrika Cumhuriyeti, batıda Çad, kuzeybatıda Libya, kuzeyde Mısır, güneydoğuda Etiyopya, doğuda Eritre ile komşu... 2013 yılında Sudan'da tarımsal üretim yapmak üzere 99 yıllığına tarım arazisi kiralanması gündeme geldi. Sadece gelse iyi... 2015 yılında ortak şirket kuruldu. Bu arazilerde hem devlet hem özel sektör tarımsal üretim yapacaktı.

Nihayetinde 7 milyon 805 bin dönüm tarım arazisi 99 yıllığına kiralandı. Hükümetin büyük destek verdiği bu projeyle, bu topraklarda ananas, mango, avokado, pepino, jambu, kanola, pamuk ve yağlı tohum gibi Türkiye'de yetişmeyen ya da üretim açığı olan tropikal tarım ürünlerinin ucuza yetiştirileceği açıklandı.

Üretim açığımız olan pepino ve jambu yetiştirmeden bu ülke bugüne kadar nasıl ayakta kaldı hâlâ aklım almıyor. Neyse ki tarımdan da anlayan bir dünya liderimiz vardı. Yıllar geçti, bakanlar değişti, değişti, değişti... Bir kişi aynı kaldı. Israrla projeye devam etti. Meclis'te sorulan sorular üzerine 2017'de dönemin gıda, tarım ve hayvancılık bakanı Faruk Çelik, bunun "vizyon meselesi" olduğunu söyledi. Sonrasında Tarım ve Orman Bakanlığı görevine Bekir Pakdemirli getirildi. Erdoğan'ın selamını götüren Pakdemirli, kendisine "Sudan'a git, onlarla iş yap" emri geldiğini iletti.

Yıllarca maaşlar, huzur hakkı, ikramiyeler, kira giderleri, git-gel masrafları ödendi. Şirket cayır cayır para yedi. Ve bundan 5 ay kadar önce Resmi Gazete'de yayınlanan karar ile Türk Sudan Uluslararası Tarım ve Hayvancılık Anonim Şirketi tasfiye edildi. Belli ki sıkıldı, artık canı oynamak istemedi. İşin enteresan tarafı kurulan şirketin genel müdürü Sudan'ın istenen araziyi hiç devretmediğini söyledi. Onca para nereye gitti Sorular hiç cevaplanmadı.

Sudan ile illa bir şeyler dönüyor!

Meğer hikaye ermemiş nihayete... Bir milyon dönüm arazi kiralayıp tarım yapma işi para aktarım mekanizmasına dönüşen Sudan'la şimdi de sıfır gümrüklü ticaret anlaşması imzalandı. TBMM Dışişleri Komisyonu'nda kabul edilen anlaşma ile Türkiye'ye 3 bin 600 kilometre uzaklıktaki Sudan'dan 2 milyon yumurta ile 50 bin büyükbaş, 2 bin küçükbaş hayvan, 8 bin ton et, 2 bin ton tereyağı, 500 ton bal, bin ton sarımsak, 2 bin ton üzüm, 5'er bin ton patates, domates, buğday, arpa, yulaf, mısır alacağız.

Sudan'dan iki milyon yumurta... Ciddi olarak neremle güleceğimi biriniz söylerseniz ben başlarım siz devamını getirirsiniz. Üzüm lan üzüm... Bu işte bir iş var iki gözüm... Türkiye, Fransa'nın ardından dünyanın ikinci büyük üzüm ekim alanına sahip... Miktar olarak üzüm üretimi bakımından dünya dördüncüsü... Binin üzerinde üzüm çeşidimiz var. Ne yapıyoruz Topladığımız üzümün yüzde 35'ini kurutuyor, yüzde 33'ünü pekmez, pestil, sucuk, şıra yapıyor, yüzde 30'unu yiyoruz. Sadece yüzde 2'si