2006'da cüzdanlarımız, o dönemin "en büyük" banknotu olan 200 TL'yle tanıştı. O günün kurlarıyla yaklaşık 130 dolar eden bu banknot, alım gücünün sembolüydü.
Peki ya şimdi Bugün aynı banknotla cebimizde yalnızca 5.8 dolar gezdiriyoruz. İktidar, büyük banknot basmak yerine, enflasyonu görmezden gelme politikasıyla devam ediyor. Peki ısrarla büyük banknot basmamanın altında ne yatıyor
Türkiye'de banknot basma yetkisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'na verilmiştir. Merkez Bankası özerktir. Fıkra bu kadar!
Özerk dediysek de saraydan icazet almadan bırak basmayı, niyetlensinler bakalım. Kendilerini kapıda bulmaları yirmi dakika bilemedin yarım saat en fazla...
Şimdi gelelim nedenlerine... Ekonomik verilerle oynarken, psikolojik manipülasyonlar da işin bir parçasıdır. 200 TL'nin hâlâ cüzdanımızda en büyük banknot olarak yer alması enflasyon algısını yönetme çabasıdır.
Ne de olsa, büyük banknot basmak, insanların cebinde ve zihninde, enflasyonun somut bir göstergesi olarak algılanır. Büyük banknot yoksa, enflasyon daha az hissedilsin, algı yönetimi bir nevi devam etsin.
Tabii sadece bu kadar naif bir düşünce yapısı değil hikayenin tamamı... Büyük banknot basılmaması yalnızca teknik detay değil, bir strateji... Nakit dolaşımdan kalksın ki, toplum "takip edilebilir" hale gelsin.
Düşünün, bugün piyasada ortalama 30 bin TL'lik ürün almak isteseniz, cebinizde 150 tane 200 TL'lik banknot taşımak zorundasınız. ATM'lerden çekmek için limit yetmez. Şubeye gidip gişeden nakit mi çekeceksiniz Sonra da o kadar parayı cebe doldurmaya çalışma...
Tabii ki işin sonu, kartla tek hamlede ödeme yapmak. Amaç nakit kullanımı adım adım zorlaştırmak.