Yine Türkçe yanlışları

Bu konuda yazmaya ısrarla devam edeceğim. Öyle vahim, öyle trajik yanlışlar yapılıyor ki; dayanılır gibi değil. Kabul edilebilir, hiç değil.

Sokakta, kafe ya da restoranda, televizyon izlerken, hatta eş-dostla sohbet ederken neler duyuyorum, neler Üşenmeyip not alıyorum karşıma çıkan yanlış kullanımları. Tanıdıklardan gelirse kibarca düzeltiyorum. Çevredekileri uyarmamak için ise zor tutuyorum kendimi.

Baktım, 'Türkçe yanlışları' konusundaki son yazının üzerinden dört aydan fazla geçmiş. En son 26 Ocak 2024'te yazmışım. Geçen zaman içinde bayağı birikti aldığım 'yanlış' notları. Hadi başlayalım

strong class"read-more-detail"Haberin Devamı

'Mazur' ile 'maruz'u birbirinin yerine kullananlar var mesela. Hoş görmek, bağışlamak anlamındaki 'mazur görmek' yerine; "Beni bu konuda 'maruz' görün" diyen duydum! Üstelik dil sürçmesi değildi maalesef. 'Maruz' görülmez. Maruz olunur, bulunulur, bırakılır ya da kalınır. Yani bir durum veya olayla karşı karşıya kalınır. "Sizi böyle bir olaya 'maruz' bıraktığım için beni 'mazur' görün lütfen" cümlesi, iki sözcük arasındaki farkı izah için yeterlidir sanırım.

'Hafriyat' yerine 'harfiyat' diyenler var örneğin. 'Hafriyat' kazı demek. 'Hafriyat toprağı' var, 'hafriyat kamyonu' var. Kazı atıklarını taşıyan kamyon yani 'Harfiyat' diye bir sözcük ise yok dilimizde.

Bir başka örnek 'Tekabül', karşılama anlamına geliyor. Yerini tutma, karşılık gelme. Bu sözcüğün yerine anlamı bambaşka olan 'tekâmül'ü kullananlara rastlıyorum. 'Tekâmül' olgunlaşma, gelişme demek.

'Dert yakınmak' diye bir replik duydum geçenlerde bir televizyon dizisinde! Doğrusu, 'dert yanmak' onun. Derdini sızlanarak anlatmak, şikayet etmek anlamına geliyor. 'Yakınmak' diye bir sözcük de var elbette. İki ayrı anlamı bulunuyor. Biri sızlanmak, diğeri kına ya da yakı türü şeyleri vücuda sürmek demek. Yani sadece 'yakınmak' diyebilirsiniz. Ya da 'dert yanmak'ı kullanabilirsiniz ama 'dert yakınmak' olmaz.