Özgür basın hepinize, hepimize lâzım
"33 senedir Ankara'da habercilik yapan bir gazeteci olarak diyorum ki: Dezenformasyon ve manipülasyonun cezai müeyyidesi olmalı.
Habercilik kurallara, kaidelere göre yapılmalı.
Bizim mesleğin evrensel, etik ilkeleri var. Hepimiz işimizi bu değerlere sadık kalarak yapmalı, aynı zamanda toplumun haber alma hak ve hürriyetini gözetmeliyiz.
Yalan haber, manipülatif haber ve dezenformasyon maksatlı haber yapanlar elbette bir bedel ödemeliler. Ancak yaptırımlar kişiye ya da medya kuruluşuna göre keyfi şekilde uygulanabilecek esneklikte olmamalı. Mevzuat net, nesnel olmalı. Uygulama sansüre dönüşmemeli.
Haberin DevamıSansür, sadece medya kuruluşları ve gazeteciler değil, toplumun bütünü için kabul edilemez çünkü gazetecilik kamu yararı gözetilerek yapılan bir faaliyettir. Dolayısıyla da özgürce ama kurallarına uygun şekilde, meslek onuru ve namusuyla yapılmalıdır. Tüm dünyada kabul görmüş kuralların yanı sıra her ülke kendi medya mevzuatını oluşturmakta da özgür elbette.
Türkiye'de şu anda gündemde TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edilen ve Genel Kurul'a gelecek olan bir yasal düzenleme var. AK Parti ve MHP'nin 'dezenformasyonla mücadele' gerekçesiyle hazırladığı 'Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Teklifi'...
Basın meslek örgütleri, teklifin bazı maddelerine karşı çıkıyor ve değişiklik talep ediyor. Kamuoyundan da hassasiyet bekliyor. Unutulmaması, unutmamanız gereken şu: Biz gazeteciler, habercilik faaliyetini kendimiz için değil herkes için yapıyoruz. Dün birileriniz, bugün başka birileriniz, yarın daha başka birilerinizin hakları için. Özetle; biz hepiniz, hepimiz için habercilik yapıyoruz.
İyi niyet ve samimiyetle Yazılı ve görsel medya, internet siteleri ve tabii sosyal medyadaki acımasız başıbozukluğa bir son verilmesi gerektiğine inananlardanım. Mesleğini layıkıyla yapmaya çalışan her gazetecinin de bu düşüncede olduğuna eminim.