Yarı yıl tatilinin ilk haftasını Portekiz'de geçirdik ailece. Hep yaptığımız gibi uçak biletlerini, otel rezervasyonlarını yine birkaç ay önceden satın almıştık. Hep söylüyorum; bu şekilde çok hesaplı oluyor seyahat ve tatil. Çocukların sömestr tatilinin ilk kısmını Avrupa'nın en batısında yer alan, Atlas Okyanusu kıyısındaki tarihi adreslerde geçirdik. Lizbon ve Porto'da konakladık; Fatima, Aveiro ve Coimbra'yı da ziyaret ettik. Tarih, kültür, sanat ve gastronomi duraklarında çok güzel bir seyahatti ama umduğumuz kadar keyifli geçmedi maalesef.

Türkiye'den gelen acı haber(ler)di keyfimizi kaçıran. Düşünsenize Tatildesiniz ve sizin gibi tatile gidip kaldıkları otelde çıkan yangın sebebiyle yaşamını yitiren insanların öykülerini okuyorsunuz. Eksiklere, yanlışlara, ihmallere dair haberleri ve bunlar sonucu ölen çocukların hikayelerini takip ediyorsunuz. Birbirini suçlayan yetkili, yönetici ya da sorumluların yarattığı gürültüde acılarını yaşayamayan ailelerin göz yaşlarını izliyorsunuz...

Bolu Kartalkaya'daki Grand Kartal Otel'de çıkan yangın 36'sı çocuk, 78 kişinin ölümüne neden oldu. Birlikte televizyon programlarına katıldığımız değerli Nedim Türkmen de eşi ve iki evladıyla birlikte hayatını kaybetti o otelde. Nurlar içinde yatsınlar.

Birkaç gün sonra, bu defa meslektaşımız Deniz Arman'ın vefat ettiği haberini aldım. Medyadaki o güzel, medeni rekabet ortamında, farklı ekranlarda ama birlikte habercilik yapmıştık Deniz ile. Ortak sevdamız Beşiktaşımızdı. Meslektaşlığı arkadaşlığa taşıyan da Beşiktaşlılık ortak paydamızdı. "Oğlum, sana da oluyor mu Beni sana benzeten çok oluyor" derdi her seferinde. Oluyordu gerçekten. Onu bana, beni ona benzetenlerle çok karşılaşıyorduk ikimiz de. Sen de nurlar içinde yat Sevgili Deniz.