Hâlx27;i pürmelalimiz

Hepimiz içinde ve doğrudan yaşıyoruz; Türkiye ekonomisi aylardır kriz ortamında. Evet, ekonomide global bir sıkıntı var. Örneğin yüksek enflasyondan bütün dünya muzdarip. Dünyanın gelişmiş ekonomileri de yaşıyor aynı sıkıntıyı. Ancak Türkiye, bu küresel durumdan payına düşeni, 'fazlası'yla alıyor. Ekonomisinin yapısal sorunları ve kırılganlığı sebebiyle Türkiye; ekonomik alt yapısı güçlü ülkelere göre daha fazla etkileniyor durumdan. Hükümet yeni yatırım modelleri devreye soktu. Temel gıdada KDV'yi indirdi. Elektrik tarifelerinde yapılacak düzenlemeler de yolda. Bütün bunlara rağmen sabit gelirli vatandaş için çok zorlu bir dönemden geçiyor Türkiye. Asgari ücret başta olmak üzere ücretlere yapılan zamlar, hayat pahalılığı karşısında yetersiz kalıyor. Ekonomik kriz ortamının çarpıcı bir boyutu ise gelir dağılımındaki adaletsizlik. Üst gelir grubuyla, orta ve alt gelir seviyesindekiler arasındaki fark, artık nedeneyse uçurum boyutunda. LÜKS MEKANLAR DOLU Gelir seviyelerindeki makasın gitgide açıldığını somut olarak gözleyebileceğiniz alanlardan biri yiyecek-içecek sektörü. Bir yanda Halk Ekmek büfelerinin önündeki ucuz ekmek kuyrukları, diğer tarafta Pazar sabahları pahalı restoranların kapısındaki 'brunch' kuyrukları... Bir yanda pazar yerlerine kapanma saatinde gidip atılmak üzere olan sebze-meyveyi çok ucuza, hatta bedava almak için uğraşanlar, diğer tarafta lüks mekânlarda hafta içi günlerde bile boş yer bulamayanlar... Dikkat edin, sıradan bir lokantanın işleri düşüyor ama meşhur, pahalı olanlarda yer yok. Küçük, sokak arası bir kafe belki de kapanma tehlikesiyle karşı karşıya ama 'in' bir bistro, masalarına saat sınırlamalı rezervasyon kabul ediyor. PAHALI EVLER SATILIYOR Konut fiyatlarındaki anormal yükseliş de herkesin malumu. Ama bakıyorsunuz, en hızlı ve en çok lüks konutlar satılıyor. "Bu fiyata ev mi olur"