Eğitim sadece milli mi olmalı
Salı günkü yazıma ( https:www. posta.com.tryazarlarmurat-celik hayati-bu-kadar-zorlastiran-kim-2850190) gelen tepkilerden anlaşıldı ki; hepimiz farkındayız aslında, hayatımızı kendi elimizle olduğundan da daha zor hâle getirdiğimizin.
Farkında olmak iyi de, bu durumu değiştirmek için bir şeyler yapmak da gerekmiyor mu sizce "Ben böyleyim" ile olmuyor işte. Hayat zaten zor, zaten yorucu, yıpratıcı. Hele de bizim ülkemizde...
Gerek var mı daha da ağırlaştırmaya Alışkanlıklarımız Türkiye'de yaşamayı zorlaştıran en önemli faktör toplumsal alışanlıklarımız bence.
Haberin Devamı Trafiği bir yarış, diğer sürücüleri de adeta rakip gibi görmemiz mesela.
Keza bir kuyrukta sıra beklememek ya da bir öne geçebilmek için bin bir yol aramamız.
Ekonomik koşulların da etkisi var muhakkak ama ihtiyaç sahiplerine yardım etmekte eskisi kadar cömert değiliz, farkında mısınız
Empatiden hiç söz etmeyeceğim. Sıfır empatiyle yaşıyoruz toplum olarak. Rabbena hep bana...
Toplumsal dayanışmadan anladığımız; karayollarında karşı yönden gelenleri, ileride radar var diye selektör yaparak uyarmaktan ibaret.
Hız sınırlarına uymak değil derdimiz. Sınırı ihlâl etmek ama yakalanmamak. Her işimiz böyle aslında.
Bu durumda karşımıza dikilen soru şu: Sizce neden bütün bunlar, gelişmiş batı toplumlarında varken bizde eksik ya da hiç yok
Cevap klasik ama basit ve net: Bütün bu alışkanlıkların temelinde 'eğitim' var. Öğretim ile bazı kazanımlar elde edilebiliyor elbette ama asıl 'eğitim'. Meselenin temeli aileden başlayıp yakın sosyal çevreyle devam eden 'eğitim'.
Yazının başlığı da işte bu yüzden... İnsana, çevreye, doğaya, dünyaya saygı, bir kültür meselesi. Temelinde 'kendine saygı' kavramı olan bir kültür. Nesilden nesle devredilen bir kültür. Bir değerler bütünü.