Deprem travması tetiklenenlere uzman tavsiyeleri

Başta İstanbul ve Kütahya çevresinde yaşayanlar olmak üzere, gündemimiz yine deprem. 23 Nisan'da yaşanan sarsıntı sadece fay hatlarını değil, deprem kuşağında yaşayan herkesin travmalarını, korkularını da tetikledi. Bu duruma dair uzman görüşlerini derledim. Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) çalışan psikiyatrist ve psikologların değerlendirmelerinin ortaklaştığı noktaları ana hatlarıyla şöyle özetleyebilirim:

Uzmanlar, 23 Nisan depremi ve devam eden artçı sarsıntıların, özellikle deprem kuşağında yer alan İstanbul, Kütahya ve çevre illerinde yaşayanlarda travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) semptomlarını tetikleme ve mevcut travmaları yeniden canlandırma potansiyeli taşıdığında hemfikir. Bu durumun, daha önce deprem yaşamış veveya yakınlarını kaybetmiş kişilerde daha yoğun yaşandığını da ekliyorlar.

Haberin Devamı

Yeni sarsıntılar, özellikle 1999 Marmara Depremi ya da 5 Şubat Maraş-Hatay gibi büyük felaketleri yaşamış kişilerde, geçmiş travmatik anılar ve korkuları yeniden su yüzüne çıkarıyor. Bu duruma, 'ikincil travmatizasyon' deniyor.

Süren artçı sarsıntılar ve yenilerine dair oluşan beklenti, insanlarda kronik bir kaygı ve belirsizlik hissine yol açabiliyor. Bunun sonucu olarak da sıklıkla; uyku bozuklukları, asabiyet, konsantrasyon zorlukları gibi TSSB belirtileri artıyor.

Uzman psikiyatrist ve psikologlar, depremlerin; insanların yaşadıkları ortama ve geleceğe dair temel güven duygusunu sarstığına dikkat çekiyor. Bunu yaşayan insanlar sürekli tetikte oluyor ve tehlike algıları yükseliyor.

İnsanların psikolojisini etkileyen bir faktör de deprem haberlerinin ve sosyal medya paylaşımlarının yoğunluğu. Haberler, kaygı düzeyini artırıp olumsuz düşüncelerin yayılmasına vesile oluyor.

Çocuklar, yaşlılar ve altta yatan psikolojik sorunları olan bireyler, bu tür olaylardan daha fazla etkileniyor ve bu gruplarda TSSB geliştirme riski daha da yükseliyor.

NE YAPILMALI

Yukarıdaki tespitleri yapan uzmanlar; yaşanan korku, kaygı, üzüntü gibi duygusal tepkilerin anormal bir duruma verilen normal tepkiler olduğu noktasında buluşuyor. Bu duyguların bastırılmaması, aksine ifade edilmesine olanak tanınması ve paylaşılması gerektiği de yine ortak görüşleri.