Çocuklarınız dosyalarınız olsun, projeleriniz değil

Yarın bizim ikizlerin doğum günü. 13 yaşlarını dolduruyor 'ergen birey'ler. Evlat dünyanın en güzel şeyi. İnsanın en kıymetli varlığı. Bunlara şüphe yok lâkin salt sevgi yetmiyor çocuk yetiştirmek için.

Eşim Özlem hep "Dünyada en yavaş ve en zor büyüyen yavru insanınki" der. Çoğu hayvanın yavrusunun doğar doğmaz yürümeye başladığını, anne – babası ya da içinde yer aldığı sürüyle ortak yaşama hemen karıştığını örnek verir. Haklı…

İnsan yavrusu gerçekten yavaş ve çok zor büyüyor. Uzun ve her aşaması ayrı meşakkatli bir yolculukla.

Haberin Devamı

Hele de anne – baba olarak; önce 'iyi insan' sonra da kaliteli, mutlu, kendiyle barışık, çevresine, ülkesine, dünyaya faydalı bir birey yetiştirmek gibi bir derdiniz varsa…

O cümle… "Sevgili anne – babalar… Çocuklarınız sizin dosyalarınız olsun, projeleriniz değil."

Yıllar evvel, yetkin bir psikologdan duyduğum bu cümle, zaman içinde bir ebeveynlik düsturuna dönüştü benim için. Üç evladım var. Bir baba olarak hepsiyle ayrı mutlu, ayrı gururluyum. Hiçbiri projemiz değil, olmadı. Üçü de dosyamız. Şu hayattaki en ağır, en öncelikli dosyamız.

O psikolog, mealen şöyle doldurmuştu yukarıdaki cümlesinin altını:

- Evlatlarınız sizin için çok kıymetli, bunu biliyoruz. Eğer onların ileride güçlü, başarılı insanlar olmasını istiyorsanız, bilin ki bu büyük ölçüde sizin elinizde. Size bağlı.

- Projeden kastım şu: "Aman çocuğum piyano çalsın, aman muhakkak spor yapsın" diye ısrarcı olmayın. Hele kendinizin geçmişte isteyip de yapamadıklarınıza zorla yönlendirmeyin çocuklarınızı. Siz bale yapmak istemiş olabilirsiniz ama o karateye yatkın olabilir. Siz bir enstrüman çalmayı hayal etmiş olabilirsiniz ama o marangozluğa ilgi duyabilir. Demem o ki, ilgisi ve yeteneği varsa elbette tamam ama eğer yoksa, çocuğunuzdan bir proje yaratmaya çalışmayın.

- "Dosyanız olsun" ifadesiyle de şunu kastediyorum: Sürekli yanınızda taşıyın. Çantanızdaki bir dosya gibi ama fiziken değil. Gözünüz, eliniz, zihniniz hep onla meşgul olsun. Çalışırken de önceliğiniz o olsun, evdeyken de. Sevginiz gibi ilginizi de hiç eksik etmeyin. Ama zorla şekil vermeye çalışmayın. Tabii ki yönlendirin ama mecburi yönler çizmeyin ona. Yardımcısı olun. Yolunu bulmasına yardım edin. Yolculuğuna eşlik edin. Sizi hep yanında hissetsin. Dara düştüğünde arkasında olduğunuzu bilsin ama bırakın kendi ayakları üzerinde dursun, yürüsün, koşsun.