Katil İsrail'in Gazze'ye yönelik başlattığı hukuksuz saldırıların 41. günündeyiz..

Resmi rakamlara göre 12 bine yakın insan katledildi..

İsrail füzeleriyle yıkılan okul, hastane, cami ve binaların enkazı altında kaldığı için çıkartılamayan insanların sayısı ise maalesef bilinemiyor.

Şehitlerin 3'te 2'si bebek, çocuk ve kadınlar..

"Batıda bir kişinin ölümü trajedi, doğuda ise sadece istatistik" tezinin zihni yansımasını görebiliyoruz..

Bizim romantik solcuların ve yüzünü batıya döndüğünü söyleyip, Müslüman Anadolu insanını da sopa zoruyla o istikamete döndürmek isteyen seküler azınlığın kıblesi Atlantik cephesinde durum vahim..

Tam bir ikiyüzlülük hali hakim.

Başkan Erdoğan önceki gün bu ikiyüzlülüğe özellikle dikkat çekti.

Batılı ülkelerin, yıllarca dillendirdikleri evrensel değerleri İsrail söz konusu olunca nasıl da ayaklar altına aldıklarını vurguladı.

Ama bence konuşmasındaki en önemli kısım, İsrail'in nükleer gücüne ilişkindi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrailin bir terör devleti olduğunu vurgulayıp, dünyayı da atom bombasıyla tehdit ettiğini ifade etti.

"Kundaktaki bebekleri katledenler, evlerinden kovdukları masumların tepesine bomba yağdıranlar, insanların suyunu, gıdasını, yakıtını keserek ölüme mahkûm edenler, 2 milyonu aşkın sivili atom bombasıyla yok etmekten bahsedenler, buradan şimdi Netanyahu'ya sesleniyorum. Sen de atom bombası var mı, yok mu Sıkıysa açıkla. Ey İsrail sende nükleer bomba var ve bununla tehdit ediyorsun. Bunları biz biliyoruz. Artık ecelin geliyor. İstediğin kadar nükleer bombaya sahip ol. Neye sahip olursan ol ama gidicisin. Ve ben şu anda gönlüm ferah, açık olarak diyorum ki İsrail bir terör devletidir" dedi.

Bu sözler, Batılı ülkelerin bir başka ikiyüzlülüğünü daha ifşa ediyor.

Amerika ve ortakları, nükleer silah geliştirmeye çalıştığı iddiasıyla İran'a sayısız ambargo kararı aldı.

10 yılda İran'ın nükleer programında aktif görev alan 5 üst düzey mühendis, İsrail ve ABD istihbarat servislerince öldürüldü.

Neredeyse her BM toplantısında, İran'da demokratik bir yönetim olmadığı öne sürülüp, "dünyaya terör ihraç eden ve öngörülemez bir ülkenin" nükleer güce sahip olmasının büyük bir risk içerdiği iddia edildi.

ABD, İngiltere ve koalisyon ülkeler "biyolojik silah var" iddiasıyla Irak'ı işgal edip milyonlarca insanın ölümüne neden oldu.

Libya lideri Muammer Kaddafi'ye yönelik kısıtlamalarda da aynı yaklaşım vardı.

Bugüne kadar hep aynı nakaratı tekrarladılar, "haydut devletin elinde nükleer silah olmamalı."

"Haydut devlet" tanımı Amerika'nın soğuk savaş döneminde geliştirip uluslararası literatüre yerleştirdiği bir terim.

Bu iddiayla Irak ve Afganistan'ı işgal etti.

İran'ı, Kuzey Kore ve Küba'yı benzeri bahanelerle eziyor.

Peki İsrail!