'Kent İttifakı'na susup, 'Terörsüz Türkiye'ye posta koymak

'Kent İttifakı'na susup, 'Terörsüz Türkiye'ye posta koymak

MURAT ALAN

Türkiye'nin şehit yarası, derin ve kapanmaz bir izdir.

1993'te Van Başkale'de teröristlerle girdiği çatışmada oğlu Namık Ayhan'ı kaybeden Pakize Akbaba, bu acıyı yıllarca yaşamış ve halen yaşamaya devam eden binlerce anneden biri..

İstanbul Şehit Anaları Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği›nin başında..

Acısına ve evladına hürmeten yazıyı yazarken defalarca başa dönüp kalemin dilini yumuşattım, sözcükleri seçip tarttım.

Her ne yaparsa yapsın bir şehit annesine yakışacak bir tonda, kısık bir sesle yazmak istedim..

Evlat acısı çeken bir anne ancak siyasi sahnedeki duruşu, bu acıyı gölgede bırakıyor bence.

Özellikle 2023 seçimlerinde CHP'nin önderliğindeki Millet İttifakı'nın DEM Parti (eski adıyla HDP) ile dolaylı iş birliği yaptığı «Kent Uzlaşısı» döneminde yaşanan sessizlik, sorgulanmayı hak ediyor. Günümüzde «Terörsüz Türkiye» tartışmalarında sesini yükselten bir annenin, o ittifakların gölgesinde neden suskun kaldığı, vicdanları rahatsız ediyor.

Hatırlayalım: 2023 seçimleri, muhalefetin en karmaşık ittifak denemelerinden biriydi.

Siyasi ahlaksızlığın zirve yaptığı dönemde..

Birbirine bir tas su vermekten uzak duracak ideolojilerin Başkan Erdoğan'ı devirmek için adeta kan kardeşliği yaptığı dönemdi.

CHP, İYİ Parti ve diğer ortaklarla Millet İttifakı'nı kurarken, DEM Parti ile açık bir anlaşma olmasa da, İstanbul gibi kritik şehirlerde "Kent Uzlaşısı" adı altında dolaylı destek mekanizması devreye girdi. DEM Parti, aday çıkarmayarak CHP'li adayları güçlendirdi; karşılığında meclis üyelikleri ve bazı ilçeler gibi tavizler söz konusuydu. Bu, DEM Parti'nin "meşruiyet kazanma" stratejisinin de bir parçasıydı; CHP ise "demokrasi ittifakı" kisvesi altında yüz binlerce oy pusulasını kendi hanesine taşıdı.

İYİ Parti aslında bu üçgenin en rahatsız ortağıydı. İttifakın Kürt oylarına yaslanması, partiyi içten çatlattı ve sonunda ayrılışa yol açtı.

Peki, Pakize Akbaba bu süreçte neredeydi

CHP'den milletvekili aday adaylığı yapmış, Kılıçdaroğlu ile görüşmeler düzenlemiş bir figür olarak, oğlunun katillerinin siyasi uzantılarıyla aynı çatı altında sessizce durdu.

Hiçbir itiraz, hiçbir "Adalet Masası" çağrısı yoktu o günlerde.

Bu sessizlik, tam da PKK ile irtibatlı yapıların seçimlerde dolaylı yoldan meşrulaştırıldığı, örgütün siyasi uzantılarının oy pazarlıklarında masaya oturulduğu bir döneme denk geliyordu.

Oysa bugün, örgütün feshini hedefleyen adımlara karşı sert tepkiler yükseliyor.

2023'te Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul zaferinde, DEM Parti'nin dolaylı desteğiyle kazanılan oy oranı yüzde 51'i aşmıştı. Pakize Hanım, o zaferi kutlayan sesler arasındaydı; hatta "Kendimden şüphe ederim" diyerek ittifaka selam durdu.

Ama o zaferin bedeli, şehit kanıyla sulanmış bir vatanın hafızasına hakaretti. İYİ Parti'nin içindeki milliyetçi kanat, bu "Kent Uzlaşısı"nı eleştirirken hatta Meral Akşener'in ayrılışında bu üçgen etkili olurken Pakize Hanım, CHP kapılarında makam arayışında ötürü sessiz kaldı.

PKK'yı bitirmeye yönelik tezkere oylamalarında CHP'nin "red"leri, savunma sanayine yönelik eleştiriler, hepsi bu sessizliğin parçalarıydı. Kent Uzlaşısı sırasında, PKK irtibatlı yapıların seçimlerde aday çıkarmama karşılığında kazandığı siyasi alanlara ses etmemek, bugün örgütün feshini önleyen bir engel değil mi

Mayıs 2025'te Öcalan'ın çağrısıyla PKK'nın kendini feshetme kararı aldığı kongreye, Temmuz'da sembolik silah bırakma törenine, Ekim'de Türkiye sınırlarından çekilme duyurusuna ve nihayetinde Zap bölgesinden unsurların farklı alanlara aktarılmasına karşı çıkmak..

Bu somut adımlara direnmek o eski sessizliğin en acı ironisi..

Güncel gündem, bu çelişkiyi daha da belirginleştiriyor. 14 Kasım 2025'te, Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri kargo uçağında şehit olan askerlerimizin cenaze töreninde, Pakize Hanım