Google krizi

Google krizi

MURAT ALAN

Dün Avrupa ve Türkiye'de Google ve bağlantılı hizmetlere erişim sorunu yaşandı. Birkaç saat sonra sıkıntı giderildi. Yabancı medyada Google yetkililerinin büyük kaygı yaşadığı, maddi ve itibari anlamda bu kaybın şirketin içinde ciddi bir soruşturma konusu yapılacağı açıklandı.

İşin ucu kendilerine dokununca nasıl da kaygılanıyorlar..

Biz de kaygılı olduğumuz Google kaynaklı bir sorunu anlatalım o vakit.. Türkiye'de medya alanında yaşanan sıkıntılar yalnızca belli kurumların yaşadığı bir ekonomik sorun değildir, aynı zamanda bütün bir toplumun özgürce haber alma hakkını ilgilendiren çok daha büyük ve hayati bir meseledir.

Milletimizin doğru bilgiye erişim hakkıyla ilgili büyük bir kriz yaşanıyor. Ve bu kriz ne yazık ki küresel teknoloji tekellerinin eliyle gerçekleşiyor.

Google, internet ekosisteminde neredeyse tek söz sahibi konumunda bulunuyor.

Arama motoru alanında sahip olduğu pazar payı, haber akışını ve okur davranışlarını doğrudan yönlendirecek bir güce ulaşmış durumda.

Özellikle Google Keşfet ve Google Haberler araçları, milyonlarca vatandaşın günlük haber tüketiminde en önemli kapılardan biri hâline geldi.

Ancak bu kapının anahtarı yalnızca Google'ın elinde ve bu dev şirket, istediği an, hiçbir şeffaf denetime tabi olmadan, milyonlarca kişinin bilgiye erişim kanallarını daraltabiliyor. İstediğinin görülmesini, istemediğinin ise kaybolup gitmesini sağlıyor.

Bugün yaşadığımız sorun da tam olarak budur. Yeniakit.com.tr olarak yıllardır okuyucularımıza doğruyu, hakikati, milli ve manevi değerlerimizi savunarak ulaştırmaya çalışıyoruz.

Ancak Google'ın tek taraflı kararları yüzünden, yılların emeği, birikimi ve kamuoyuna duyurulmuş yüzlerce özel haberimiz, neredeyse görünmez kılınıyor.

Trafik kayıpları öylesine ani ve büyük oluyor ki, bunun teknik bir gerekçeyle açıklanması imkânsız. Bir gün içerisinde yarı yarıya düşüşler yaşanabiliyor. Bizim ilk kez kamuoyuna duyurduğumuz gelişmeler, başka siteler tarafından kopyalanarak yayınlandığında Keşfet'e düşüyor, yani okuyucuya ulaştırılıyor; ama haberi ilk kaynağından, yani bizden öğrenmeleri adeta engelleniyor.

Bunun adı haksız rekabettir, bunun adı emeğin hiçe sayılmasıdır, bunun adı bağımsız medyaya uygulanan gizli ambargodur. Google'ın sunduğu açıklamalar ise tam anlamıyla "ben böyle söylüyorum, siz de inanmak zorundasınız, işinize gelirse" tavrını yansıtıyor. Ne somut veri sunuluyor, ne algoritmanın gerçekten hangi kriterlere göre çalıştığı ortaya konuyor. Bu da zaten sorunun asıl vahametini gözler önüne seriyor. Milyonların bilgiye erişim hakkı, bir şirketin keyfi uygulamalarına bırakılmış durumda.

Yeni Akit olarak arkamızda dev holdingler, uluslararası fonlar ya da yabancı destekçiler yok. Bizim gücümüz yalnızca okuyucularımızdan geliyor. Yerli ve milli dijital yayıncılığın omuzlarında yükselen bu emek, tamamen milletimizin desteğiyle ayakta duruyor. Ancak bugün bu desteğin görünür olması, bize ulaşması engelleniyor. Reklam gelirlerimiz, tercih etmediğimiz sektörleri engellediğimiz için zaten sınırlıyken, bu tür kesintiler finansal açıdan daha da zorlu bir tabloyu beraberinde getiriyor. Bu sadece bizim sorunumuz da değil, kendi ayakları üzerinde durmak isteyen bağımsız medya organlarının yaşadığı bu darbe, uzun vadede yalnızca basını değil, milletimizin sesini de kısacak bir tehdittir.

Burada mesele yalnızca bir ticari rekabet meselesi değil. Mesele, doğrudan doğruya demokrasi meselesidir.

Çünkü demokrasi ancak özgür basınla, doğru bilgiyle ve farklı seslerin varlığıyla ayakta durabilir. Bir toplumun haber alma kanalları tek tipleştikçe, farklı bakış açıları görünmez hâle geldikçe, geriye kalan yalnızca manipülasyona açık bir kitle olur. Google'ın attığı bu adımlar, Türkiye'de zaten pek çok baskıyla mücadele eden bağımsız basının elindeki en önemli nefes borularını kesmektedir. Ve bu süreç, yalnızca medya kurumlarını değil, aynı zamanda okuyucularımızı da mağdur etmektedir. Çünkü haber alma özgürlüğü, yalnızca bizim değil, her vatandaşın en temel hakkıdır.

Bugün devlet kurumlarına büyük sorumluluk düşmektedir. Rekabet Kurumu başta olmak üzere ilgili bütün birimlerin bu tekelleşmeye karşı harekete geçmesi, Google'ın şeffaf olmayan ve keyfi uygulamalarına karşı hukuk zemininde güçlü adımlar atması gerekmektedir. Avrupa'da ve dünyanın birçok ülkesinde teknoloji devlerinin medya üzerindeki tahakkümüne karşı ciddi yasal düzenlemeler yapılırken, Türkiye'nin de benzer adımlar atması artık kaçınılmazdır.

Google ya da başka teknoloji tekelleri, kamuoyunun haber alma hakkını sınırlayamaz, haber akışını belli odaklara yönlendirerek topumu manipüle edemez. Milli medyanın emeğini yok sayamaz, bağımsız gazeteciliği keyfi algoritmalarla cezalandıramaz. Bu alanda yapılacak düzenlemeler, medya kurumları arasında hiçbir ayrım gözetmeksizin, fikir alışverişine açık ve ortak akılla şekillenmelidir.