Gazze'nin çığlığı Lahey'de yankılandı
Gazze'nin çığlığı Lahey'de yankılandı
MURAT ALAN
Dünyanın diken üstünde olduğu bir süreçte, Lahey'de gerçekleşen NATO Zirvesini Akit Medya Grubu adına takıp ettik. Bu zirvede, Türkiye öyle bir irade ortaya koydu ki, Atlantik'in iki yakasında da etkisi derin hissedildi. Söz konusu olan sadece diplomatik nezaket değil; kararlılık, irade, vizyon ve liderlikti. İşte bu yüzden Türkiye'nin zirvedeki varlığı bir temsil değil, bir tezahürdü. Ve bu tezahürün mimarı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dı.
Zirvenin ardından dönüş yolunda, sorularımızı cevaplandırdı. Manşet haberimizde daha detaylı okuyacaksınız. Türkiye dünya gündemine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanımız, bir devlet başkanından öte, mazlum halkların vicdanını seslendiren bir lider olarak konuştu. Her cevabı sadece Türkiye'nin değil, dünyanın merakla beklediği başlıkları aydınlatıyor, Washington'dan Tel Aviv'e, Moskova'dan Brüksel'e kadar uzanan büyük denklemde, Türkiye'nin yeri ve yönünü berrak biçimde ortaya koyuyordu.
NATO'nun savunma harcamaları konusundaki yeni mutabakatı, on yıllık süreçte GSYİH'nin yüzde 5'ine çıkarılmasını öngörüyor. Bu, herhangi bir ülke için kolay bir hedef değil. Ancak Türkiye, bu çıtayı zaten yakalamaya çok yakın ülkelerden biri. Cumhurbaşkanımız, müttefikler arası kısıtlamaların kaldırılması gerektiğini ifade ederken aslında net bir mesaj verdi: "Bu yükü biz zaten omuzladık, ama omuzlayanlara engel çıkarmayın." İşte bu cümle, Türkiye'nin hem askeri gücüne hem de siyasi özgüvenine ayna tutuyor. Zirvede Ukrayna'ya verilen destek ve savaşın akıbeti de masadaydı. Türkiye'nin bu meseledeki yaklaşımı, tarafgir değil, adalet eksenli. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile aynı masada oturmakla kalmadı, üçüncü tur barış görüşmeleri için Türkiye'nin ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu da ifade etti. Bu, pasif bir kolaylaştırıcılık değil; aktif ve sonuç alıcı bir arabuluculuk önerisi. Türkiye barışı inşa etme sorumluluğunu üstleniyor ve bunu da göstere göstere yapıyor.
Ancak Lahey Zirvesi'nin gerçek kırılma noktası, Gazze konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir kez daha attığı tokat gibi sözlerle yaşandı. İsrail'in Gazze'de uyguladığı sistematik soykırıma kimse bu kadar açık ve gür sesle karşı çıkmadı. "Birileri rahatsız olsa da biz bu gerçekleri söylemekten çekinmeyeceğiz" cümlesi, modern dünya diplomasi tarihine altın harflerle yazılması gereken bir kararlılık örneğiydi. Bu sözler, sadece İsrail'e değil, Tel Aviv lobisinin ipiyle kuyuya inmeye çalışan Batılı müttefiklere de dönük bir uyarıydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gazze'de kan durmadıkça hiç kimse kendini güvende hissedemez" diyerek, krizi İsrail'in güvenliğine indirgemeye çalışan tüm argümanları paramparça etti.
İlginçtir ki, bu cümleler sadece zirve salonlarında yankılanmadı. Lahey'de düzenlenen liderler yemeğinde bu sözler, sadece mikrofonlara değil, doğrudan muhataplara söylendi. Fransa Cumhurbaşkanı Macron'dan İngiltere Başbakanı Starmer'a kadar tüm muhataplar Cumhurbaşkanımızla birebir görüşme fırsatı buldu. Ve her bir görüşmede Türkiye'nin bakışı, çıkarı ve duruşu net biçimde aktarıldı. Artık Türkiye dinleyen değil, konuşan ve belirleyen ülke.
En dikkat çekici görüşmelerden biri şüphesiz ABD Başkanı Donald Trump ile yapılan temas oldu. Cumhurbaşkanımız, Trump ile son derece verimli bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmenin içeriği, sadece ikili ilişkilerle sınırlı değildi; Gazze, Ukrayna, İran-İsrail gerilimi ve bölgesel istikrar gibi başlıklar da masadaydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump'a Gazze konusunda net ifadelerle hitap etti. "Bu vahşet devam edemez" diyerek, sözde barış girişimlerine makyaj yapan ülkelere karşı net bir duruş sergiledi. Daha da önemlisi, Trump bu sözlere kayıtsız kalmadı; önerilere olumlu yaklaştı.
ABD ile ilişkilerin stratejik ve sıcak bir boyutta yürüdüğü bu süreçte F-35 konusu da gündeme geldi. Türkiye, yıllardır haksız biçimde F-35 programının dışında bırakıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sorunun sadece teknik değil, siyasi bir mesele olduğunu vurguladı. Programın teknik boyutu yeniden görüşülmeye başlandı ve bu bile Türkiye'nin dirayetli duruşunun sonucudur. Kaldı ki Türkiye, "bize vermezlerse biz de yaparız" dedi ve yaptı. KAAN projesiyle dalga geçenler bugün gökyüzüne bakarken bu milli başarıyı konuşmak zorunda kalıyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ifadesiyle, "birilerinin kalorifer peteği" dediği KAAN artık göklerde. İHA, SİHA, HİSAR, SİPER gibi yerli savunma unsurları artık birer sembol değil, caydırıcı güçtür. Türkiye sadece ordusunu değil, doktrinini de millîleştirmiştir.
Zirvede konuşulan önemli başlıklardan biri de İran-İsrail gerilimiydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çatışmanın büyümesinin sadece iki ülke için değil, tüm bölge için bir felaket olacağı uyarısını yaptı. Aynı bağlamda, Türkiye'nin FETÖ ile mücadelesiyle İran'daki sızmalar arasında anlamlı bir paralellik kurdu. FETÖ'nün Türk Silahlı Kuvvetleri'ne halen sızma çabası içinde olduğu tespit edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan,