Unutmayın, unutturmayın

Melih Gökçek'in Ankara Büyükşehir Belediye başkanlığı dönemi, kentin tarihine tartışmalı ihaleler ve usulsüzlük iddialarıyla geçti.

Parsel Parsel ve Vurgun adlı kitaplarımda yer alan belgeler, Gökçek döneminde kamunun milyarlarca lira zarara uğratıldığını ortaya koyuyor.

Fakat bugün CHP'li belediye başkanları, kanıtlanamayan itirafçıların iddialarıyla hapse atılırken müfettiş raporlarıyla sabit olan kamu zararlarıyla ilgili bu şahsa en ufak bir soruşturma bile açılmıyor.

Herkes Ankapark'ı konuşuyor. Belediye müfettişlerinin raporlarına göre sadece bu projeden doğan kamu zararı 750 milyon dolar, güncel kurla yaklaşık 31 milyar TL. Mansur Yavaş yönetimindeki belediye, bu israfın belgelerini yargıya taşıdı ancak Gökçek döneminin "hesapsız hayallerinin" hesabı hiç sorulmadı.

Fakat sorgulanması gereken sadece Ankapark değil ki...

Gelin tek tek anlatayım. Ama bir de Gökçek döneminin tek bir aileye giden ihaleleri var.

Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ) ihalelerinden büyük pay alanlardan biri de am ailesi oldu. Ali Okan am'ın sahibi olduğu şirketler, güvenlikten, araç üstü ses sistemli minibüs alımına, dijital arşivlemeden bardak hizmetine kadar birbiriyle ilgisiz ihaleleri kazandı. am Güvenlik şirketi, 2013-2015 arasında toplam 128 milyon TL'lik ihale aldı. 2015'in kur ortalamasıyla bile 47 milyon dolar ediyor. Bakın, sadece iki yılda bugün TL'ye çevirsek yaklaşık 1.9 milyar TL ihale verildi. Bir diğer dikkat çeken isim eski milletvekili Hüsamettin Korkutata ve ailesi oldu.

Gökçeklerin "aile dostu" da diyebiliriz. Korkutata ailesinin 9 şirketine, 2013-2017 yılları arasında 56 ihale verildi, toplam tutar 256 milyon TL'yi buldu. Anlaşılsın diye aktarayım: Bu miktar 2017'de 70 milyon dolardı. Bugünkü kura çevirdiğimizde yaklaşık 3 milyar lira yapıyor.

Serkan Korkutata, Beyaz TV yönetiminde yer alırken kızları ve damatları da farklı şirketlerde veya SOS Vakfı'nda görev aldı. Belediyenin iştiraklerinden ANFA üzerinden alınan ihalelerde usulsüzlükler tespit edildi, kimi işlerin ihale yapılmadan önce bitirilip sonradan kâğıt üzerinde "ihale edilmiş gibi" gösterildiği raporlara geçti. Gökçek'in istifasından üç ay önce dahi metro ve Ankaray (bir diğer metro hattı) büfeleri bu aileye kiralanmıştı.

SOS Vakfı demişken... Sadece bu vakıf ile belediye ilişkileri araştırılsa Gökçek'i yargılamaya yeter. SOS Vakfı'nın onursal başkanı Melih Gökçek'in eşi Nevin Gökçek'ti. Vakfın kurucuları arasında ilerleyen yıllarda belediye ihalelerinden yüz milyonlar kazanan isimler yer aldı. Bu bağ, vakfın "hayır" adı altında aslında Gökçek çevresinin ekonomik ve siyasi güç ağını örgütlediğini gösteriyordu.

Gökçek başkanlığında toplanan Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclisi, 2014'te belediye mülkiyetindeki "hafriyat toprağı, inşaat ve yıkıntı atıkları depolama ve geri kazanım sahalarını" 29 yıllığına, aylık 30 bin TL'ye ANFA şirketine devretti. ANFA da ihaleye çıkarak, yalnızca bir ay sonra aynı işi 10 yıllığına, aylık 100 bin TL artı KDV'ye Osmanlıspor'a teslim etti. Osmanlıspor'un ise herhangi bir sözleşme olmaksızın hafriyat işini Nisbet AŞ diye bir firmaya aylık 541 bin TL artı KDV'ye kiraladığı ortaya çıktı. Osmanlıspor, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediği için konu tekrar Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclisi'ne geldi ve komisyonda tartışılmasının ardından, 2018'de Mustafa Tuna başkanlık koltuğunda otururken sözleşme feshedildi.

Belbeton için değerleme yaptırılıyor ve değeri 11 milyon dolar tespit ediliyor. Sonrasında 12.5 milyon dolar teklif veren Genç İnşaat Şirketi'ne satılıyor. Yani Gökçeklerin aile dostuna! Şirketin gerçek değeri 29 milyon dolar hesaplanıyor. Milyarlarca kamu zararı!

YAKIN DOSTU FETÖ'CÜ

Gökçek görevden alınmadan 30 gün önce ev mobilyalarını belediyeye ödetmişti. Bunların hepsini belgeleriyle Parsel Parsel ve Vurgun kitabımda yazdım. Söz uçar, yazı kalır. Tarihe not olarak düştüm. Gün gelecek, yetimlerin hesabı sorulacak. ünkü Melih Gökçek'in Ankara'daki yönetimi, hep aile bağları, vakıf ilişkileri ve usulsüz ihaleler üzerinden şekillendi. Ankara halkının kaynakları "yakın çevreyi ihya eden bir sistem" içinde tüketildi.

Hepsini geçtim, Gökçek yönetimi FETÖ'ye verilen destek için bile yargılanmalıydı.

Sadece bir olay anlatıp bitireyim. Savcı Şadan Sakınan ismini duydunuz mu Bu adam, Gökçek'in en güçlü olduğu dönemde Ankara Adliyesi'nin en etkili ismiydi. 2010 KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin soruşturmayı kapatmaya çalıştığı için hakkında 36 yıla kadar dava açıldı. FETÖ üyesi olduğu gerekçesiyle mal varlığına el kondu. Firari olarak yurtdışına kaçtı. Şadan Sakınan, Melih Gökçek'in yakın dostuydu. Onun döneminde Şadan Sakınan'a bir arsa verildi. Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından "sihirli" bir imar değişikliği yapıldı. Normalde değeri sınırlı olan bu arsa, plan değişiklikleriyle bir anda milyonlarca liralık rant üretecek hale getirildi. Şadan Sakınan'ın el konan mal varlığı içerisinde bu arsa da var mıydı Rantı alan el ülkeye girse ömrünün sonuna kadar hapse girecek, veren el ise pişkin pişkin yolsuzluk tweeti atıyor.