Sağlıkta derme çatma bir düzen

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "hayalim" dediği Şehir Hastaneleri Ne ihalesini ne sözleşmesini ne de verilen garantileri biliyoruz. Milletvekilleri sorduğunda "ticari sır" deniyor. Bırakın herkesi Sayıştay soruyor o dahi kesin net bilgi alamıyor. Hatta bu hastanelerin Malzeme Kaynak Yönetim Sistemi (MKYS) girişleri tamamlanamamış ve söz konusu taşınırların muhasebe sistemi ve mali tablolarda yer almadığı görülmüş. Adeta bilinmez bir kara delik. Ama bu yine iyi! Şehir hastaneleri sözleşmelerine ek görevli şirkete taahhüt edilen talep garantileri muhasebeleştirilmiyor ve bilanço dipnotlarında gösterilmiyor. İşletme dönemine geçilen İstanbul İkitelli Entegre Sağlık Kampüsü, Konya Karatay Entegre Sağlık Kampüsü ve Tekirdağ Sağlık Yerleşkesi, Elazığ Entegre Sağlık Kampüsü ve Eskişehir Şehir Hastanesi'ne ilişkin bir kaydın yapılmadığı anlaşılmış. Sayıştay incelemesinde; bu projelere dair kısa ve uzun vadeli mali yükümlülüklerin yanı sıra kur farklarının bile mali tablolarda gösterilemediği anlaşılmış. Yine her yıl raporlarda yer alan bir tespit var Trijenerasyon, kojenerasyon sistemleri hastane inşaatlarında yaklaşık maliyette oransal olarak yüksek değere sahip, nitelikli makine (cihaz) türleridir. Bakanlıkça 2012 yılında çıkartılan "Mevcut ve Yeni Yapılacak Sağlık Tesislerinde Uyulması Gereken Asgari Teknik Standartlar" başlıklı genelge uyarınca, 200 yatak kapasitesinden büyük en az 20 bin metrekare kapalı alana sahip, bulunduğu bölgede doğal gaz bulunan yeni hastane projelerinde ve inşaatlarında kojenerasyon, trijenerasyon sistemi uygulanmasına karar verilmiş. Ancak elektrik enerjisi üretimi gerçekleştirip, elektrik tüketiminde tasarruf sağlaması amacı ile düşünülen bu sistemlerin hastaneler faaliyete geçtikten sonra genel olarak kullanılmadığı, atıl vaziyette bekletildiği görülmüş. Milyonluk işlerden bahsediyorum. Bakanlık cevabında, bu sistemlerin devreye girebilmesi için 9-12 aylık test sürelerinden geçmesi gerektiğini belirterek sıyrılmaya çalışmış. Ama Sayıştay yememiş. Çünkü hizmete girmesinin üzerinden 3 yıldan fazla süre geçen hastanelerde bile bu sistemler kullanılmaya başlanmamış. Kaldı ki bazı hastanelerde bu sistemi kullanabilecek personel olmadığı için devreye alınmadığı anlaşılmış. İyi bir şey yapmaya çalışırken bile becerememek böyle bir şey işte. Ya da bu sistemlerin atıl kalacağını biliyorlardı ancak sırf ödeme yapmak için mi şart koşuldu Neyse biz anlatmaya devam edelim. Plansız bir şekilde ihale edilen hastane projelerinin, fiili olarak bölgede yapılaşma ve alt yapı tesisleri olduğu gerekçesiyle hiç yapılamadığı anlaşılmış. En önemlisi AKP iktidarının propaganda için kullandığı en gözde hastanelerinden İstanbul Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'nde tüp bebek işlemleri ile ilgili olarak görevli şirket tarafından laboratuvar hizmeti sunulmamasına rağmen garanti tutarlarının ödendiği tespit edilmiş. Aklınıza gelebilecek her yerden para devşirilmiş. Devlet değil özel şahıslara bu paralar kazandırılmış. Hastanelerin kullanacağı depolar ticari depo haline getirilmiş. Mesela, görüntüleme hizmetlerinin yöntem beyanlarında randevu verme sürelerine ilişkin görevli şirketler; rutin radyodiagnostik tetkiklerin şirketin sorumluluğuna dahil alanlarda 3 (üç) gün, radyoterapi için 15 (on beş) gün içerisinde, acil hastaların tetkiklerini derhal yapacak cihaz parkuru ve personel planlaması yapmakla yükümlü kılınmış. Fakat hastanelere giden herkes bu sürelerin çok çok aşıldığını biliyor. İki ay sonrasına randevu alabilenler kendisini şanslı hissediyor. Bu durum görevli şirketlerin sorumluluğunda bulunan cihaz parkuru veya personel yetersizliği gibi unsurların yanı sıra tetkikin yapılacağı hastanın birtakım özel durumlarından da kaynaklanabildiği belirtilmiş. Halbuki, Sayıştay'ın tespitine göre yaptırım mekanizmaları kullanılsa bu sorun çözülebilir. Diğer yandan laboratuvar hizmetleri kapsamında