Kemalistlere ve PKK'lılara var da Müslümanlara yok mu

Kemalistlere ve PKK'lılara var da Müslümanlara yok mu

Muhammet Seyfullah Maden

Allah'ın adıyla…

*

Türk devlet modelinin "yeni çehresini" defalarca yazdım.

Özet geçeyim: Devletin dönüştüğünü savunuyorum. Artık AK Parti'li, CHP'li, MHP'li gibi parti ayrımlarının; İslamcı, kemalist, ülkücü gibi ideolojik farklılıkların önemli olmadığını düşünüyorum.

Yeni Türk devlet modelinin vatandaşları ve kurumları iki haslete göre değerlendirdiğine inanıyorum: Devlete "destek" olan, devlete "köstek" olan.

Devletin birden fazla yüzü olduğunu söylüyorum: İslamcı yüzünü AK Parti, Atatürkçü yüzünü MHP temsil ediyor. Muhafazakâr Kürtleri ise HÜDA-PAR.

Marjinal Kürtleri DEM'in temsil etmesi isteniyor ki Sayın Bahçeli'nin çağrısıyla başlayan "Terörsüz Türkiye" süreci ile DEM Parti'ye, "Devlet çatısı altına gelin" denildi.

CHP'den de devletin Atatürkçü yüzünden ziyade, doğrudan kemalist yüzünü temsil etmesi istendi.

Özgür Özel genel başkan olduktan sonra Erdoğan, Özel'i ziyaret etti. Samimi görüntüler verdiler. Özel de Erdoğan'ın makamına konuk oldu. Birlikte KKTC'ye gittiler, dönemin Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile törene katıldılar.

Ancak İmamoğlu'nun başını çektiği ileri sürülen "suç örgütü" işleri değiştirdi. Özgür Özel sağ duyulu tutumundan gerisingeriye döndü ve CHP şu an devletin yeni çehresine dâhil olmaya çok uzak.

Bunun ahlaki, hukuki, İslami boyutları ayrı birer mesele.

Ancak bugün değinmek istediğim konu şu…

Yeni devlet modeli yavaş yavaş otururken, her kesimden insanı "devlet çatısı altında birleştirmeye" çalışıyor. Ve ben bunu desteklediğimi defalarca söyledim.

Ama…

Her kesimin bir anlamda "taviz vermesi" gerektiği bir süreç bu. Her kesimin karşıt görüşü "anlamaya çalışması" gereken bir dönem.

Aslında karşıt görüşü anlamak "taviz vermek" anlamına gelmez. Fakat Türkiye gibi "ifade özgürlüğü" olgusunun -özellikle kurucu ideolojisinin baskıları yüzünden- oturamadığı bir ülkede maalesef "taviz" olarak görmek çok da abes değil.

Devletin İslamcı yüzü bunu -taviz vermeyi- fazlasıyla yapıyor. Hatta 90'ların aktüalist İslamcılarından bugün "Yeşil Kemalist" gibi söylemlerle eleştiriler gelmeye başladıysa… Emin olun Müslümanlar gereğinden fazla taviz vermiş demektir!..

Ancak devletin Atatürkçü yüzü hakkında henüz aynı şeyi söyleyemiyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 10 Kasım'da, "Gazi'ye yönelik hakaretamiz ifadelere karşıyız" söyleminden hemen sonra, "Ancak herkesin aynı fikirde olmasının da beklenmemesi gerek" diyerek işaret ettiği anti-kemalist farkındalık hakkında beklendiği kadar hoşgörülü olunamadığını üzülerek görüyorum.

Binlerce Türk'ün ve Kürt'ün katili olan teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın, "kurucu önder" olarak nitelendiği bir süreçte, kemalizme ve Mustafa Kemal'in siyasi uygulamalarına yönelik en ufak eleştirilerde Müslümanların öcüleştirilmesini; sert ifadelerle hedef alınmasını, jet hızındaki soruşturma, gözaltı ve tutuklamaları kabul edemiyorum.

Bu, devletin tüm kurumlarını ilgilendiren yapıcı bir eleştiri.

Zira hukuk/adalet tartışmalarının adeta "zirve yaptığı" bir dönemde, neredeyse her gün bir mütedeyyin insan yaka paça gözaltına alınırken, devletin içinde bulunduğu yeni sürecin sekteye uğramasından endişe ediyorum.