Bana yardımcı olan bağnaz kemalist
MUHAMMET SEYFULLAH MADEN
Allah'ın adıyla…
*
Bi' ara şeytan kulağıma fısıldadı.
"Daha liberal bir çizgide kal" dedi.
Global bir roman yazarı olmak istiyordum.
Sert bir İslamcı olmaktansa, kendi toplumunu da eleştiren bir liberal üslubun, beni Batı'ya daha rahat kabul ettireceğine inandırmaya çalışıyordu.
Işıltılı bir hayat vaat ediyordu.
Ama çok şükür ki…
Tüm bu vesvese bombardımanı bir anda son buldu.
Sadece bir saniye sürdü.
Nasıl oldu anlatayım…
İzmir'de, 2 polisimizin şehit düştüğü saldırının ardından bir kemalistin sosyal medya paylaşımını gördüm.
16 yaşındaki saldırganın DEAŞ bağlantısı olduğu gerekçesiyle, tüm şeriatçıları suçluyordu.
Eğer ahmak bir bağnaz değilseniz, kemalistlerin "şeriatçılar" diyerek nefret kustuğu kesimin, tüm Müslümanlar olduğunu bilirsiniz.
Eğer yaşadığı ülkeden biraz olsun haberi olan, mantıklı bir insansanız, kemalistlerin İslam'a ve Müslümanlara saldıramadıkları için, "siyasi etiketlerin" arkasına sığındıklarını bilirsiniz.
Yani doğrudan sövemezler, yolu biraz uzatırlar.
Bu kemalist de tabii ki tüm Müslümanları hedef alıyordu.
Kanıma dokundu.
"Bu Şeriatçıların ne kadar tehlikeli olduğunu gösteriyor" diye başlıyordu yazmaya. "Umarım daha fazla böyle olaylar yaşamayız" diyerek devam ediyordu.
Duygusal tona çekiyordu insanları, böylece algı operasyonuna daha fazla taraftar bulmaya çalışıyordu.
Devamında şunları yazıyordu: "Eğer taviz verirsek, şeriat getirmek için saldırılara devam ederler."
Allah'ın kanunlarıyla yönetilmek isteyen…
Allah'ın dünyasında Allah'ın kanunları geçer, diyen…
Allah'ın emirleri kanunun ta kendisidir, inancında olan…
Kısacası, İslam'ın yalnızca kalplerde değil, hayatın her alanında egemen olması gerektiğini savunan – ki bu Allah'ın beyanıdır – her Müslüman'ı tümden DEAŞ'çı ilan ediyordu.
Sözünü şöyle bitiriyordu: "Acil olarak Şeriat propagandası yapanlara müdahale edilmeli."
1910'lardan itibaren ittihatçılar arasında filizlenen, cumhuriyetin ilanından sonra kemalistlerle zirveye çıkan bir görüşü yeniden dile getiriyordu aslında:
"Halk sekülerleşsin. Müslüman olanlar etliye sütlüye karışmasın."
"Çoğunu kapatacağımız camilere İngiliz/Yahudi fötr şapkasıyla gelsin. Türkçe namaz kılsın."
"Kur'an'ı yalnızca bizim kontrolümüzdeki mealinden okusun."
"Cihadmış, İslam birliğiymiş, ilayı kelimetullah imiş… Bunları duymasınlar bile. Din yalnızca hırsızlık günahtır falan diyen bir ahlaki kurallar bütünü olarak kalsın."
Diyanet'i de bu yüzden kurmuşlardı. Şimdi istedikleri gibi olmayınca Diyanet'e de saldırıyorlar.
Laiklik dinin devlete, devletin dine karışmamasıdır, diye anlattılar yıllarca. Ancak devlet dine karıştı, karışmakla bırakmadı tahrif etti.
Kemalist yönetim, kendi laiklik tanımlarını boşa çıkardı.
Çünkü "Müslümanlar kontrolümüzde kalsın" istiyorlardı.
Şimdi de hedef aynı.
Bu kemalist ve bunun gibi düşünen diğerleri, eğer cahil birer moron değillerse, DEAŞ'ın Türkiye'deki Müslümanları müşrik ilan ettiğini bilirler.
Selefi/vehhabi çizgide duran DEAŞ'ın, Türkiye'ye savaş ilan ettiğini, çünkü buranın darul harp olduğunu, demokrasi, oy kullanma, laiklik gibi nedenlerle tümden herkesi tekfir ettiğini bilirler.
Ki zaten selefiler arasında "tekfirde aşırıcılık" hep tartışılan bir konudur.
E şimdi… "Türkiye'deki Şeriatçılar" diye hedef gösterdiği milyonlarca mütedeyyin insan, DEAŞ'ın da hedefiyken… Yani bu kemalist, DEAŞ ile aynı kesimi hedef alırken…
Kalkıp tüm Şeriatçıları terörist ilan etmesi kadar ahmakça bir şey olabilir mi
İşte bunu okur okumaz kanıma dokundu.
Kendimi muhasebeye çektim.
Ne demek daha liberal bir çizgi Bunlarla mücadele etmek farzken, birkaç roman yazacağız diye meydanı bu algıcı, bölücü bu sürüye mi bırakacağız
Halen Müslümanlara saldırı yapılan bir ülkede yaşıyoruz.
Solcuların, "