Yata yata seçim kazanan CHP'li belediye başkanları tez konusu olmalı

31 Mart yerel seçim sonuçları ülkemizin görüp görebileceği en ilginç seçimler olması dolayısıyla hala tartışılıyor, tartışılmaya da devam edecek

Seçimlerden CHP birinci parti çıktı. Bu sonucu kimse inkar edemez. Kimse de bu sonucu hakir göremez, görmezden gelemez

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın demokrasiyi özümsemiş, ülkesini ve halkının birliğini, dirliğini düşünen büyük bir devlet adamı olduğunu bir kez daha gösteren de, seçim gecesi yaptığı balkon konuşmasında, seçim sonuçlarını büyük bir olgunluk içinde kabullenmesi oldu.

Ben de naçizane bu konuda kendisine sonuna kadar katılıyorum. Halkımız sandığa gitmiş ve tercihini kullanmıştır. Halkın iradesi hakikaten başımızın tacıdır

Fakat burada yerine oturmayan, anlaşılmayan, anlaşılması gereken başka bir durum var

Tamam hayat pahalılığı insanların belini büktü. Ramazan ayında başta et olmak üzere halkın temel gıda ürünlerinin fiyatlarının artışının önüne bir türlü geçilemedi.

Halk, Ramazan ayını, bu aya has geleneksel etli yemeklerin büyük bölümünden vaz geçerek, yutkunarak geçirdi. Bu pahalılık ortamında da seçime gidildi.

Ayrıca yine son birkaç yıldır çeşitli iç ve dış sebeplerle yaşanan ekonomik krizin de etkisiyle hükümet, bütün beklentilere rağmen emekli maaşlarına yeterince zam yapamadı. Bu da emeklileri küstürdü.

Cumhur İttifakı'nın aday belirleme sürecinde pek çok yerde gereksiz bölünmeler, ayrı aday göstermeler de sonuca olumsuz etki etti.

Bunlar birer gerçek

Fakat öbür tarafta CHP'li büyükşehir belediye başkanları o kadar başarısızdı ki, 31 Mart'ta bırakın oylarını artırarak kazanmayı, büyük hezimet yaşamaları bekleniyordu. Yaşananlar, akıl ve mantık bunu söylüyordu.

Hepimizin yaşayarak gördüğü gibi öyle olmadı ve başta Ankara, İstanbul ve İzmir olmak üzere, halka hizmet götürmeyen, hizmet götürmeye çalışsa da eline yüzüne bulaştıran başarısız belediye başkanları hayal bile edemeyecekleri oranlarda oylarını artırarak seçim kazandı.