İki süper gücün vekâlet savaşları

İki süper gücün vekâlet savaşları

MUHAMMET KUTLU

Terör devleti İsrail'in nükleer bomba üretmeye yaklaştığı bahanesiyle 13 Haziran 2025'te İran'a karşı başlattığı geniş çaplı saldırılar, iki ülke arasında yıkıcı bir savaşa dönüşmüş durumda.

İsrail İran'a hava kuvvetleri ve dronlarla sürdürdüğü saldırılarda ülkenin komuta kademesini iki kez yok etti. Ayrıca bazı nükleer tesisler ve rafineriler başta olmak üzere İran'daki pek çok kritik noktayı vurdu. İran da füze saldırılarıyla siyonist rejime geniş çaplı zararlar verdi, İsrail'in vurulamaz olduğu algısını yerle bir etti.

Ancak siyonist soykırımcı Netanyahu'nun durduk yere İran'a saldırmasıyla başlayan savaşın perde arkasında ABD ile Çin arasında yaşanan büyük savaş yatıyor.

Dünya, SSCB'nin dağılmasıyla birlikte, ABD'nin tek kutuplu dünya hâkimiyetine sahne oldu. Soğuk Savaş sonrası geçiş döneminde ABD dünya ülkeleri üzerinde güçlü bir hegemonya kurdu. Ancak son yıllarda ABD'ye karşı bir direnç oluşmaya başladı. Özellikle Çin, Rusya, Brezilya ve Türkiye gibi yükselen güçler, ABD ile müttefiklerinin domino ettiği sisteme karşı alternatif çözümler geliştirmeye çalışıyor.

Çin ise ABD'nin küresel hegemonyasına en büyük tehdidi oluşturuyor. ABD'den sonra en büyük ikinci ekonomik güç haline gelen Çin, 2030'lu yıllarda, yani beş-altı yıl içinde ABD'yi geride bırakarak dünyanın 1 numaralı ekonomik gücü olacak. Ardından ABD'ye açık ara fark atacak. İşte Çin'in bu önlenemez yükselişi, ABD tarafından bir güvenlik tehdidi olarak görülüyor.

Hatta karanlık bir kurguyla gerçekleştiği kuşkuları bulunan 11 Eylül saldırılarından sonra ABD, Çin'in "hayat alanı" olarak gördüğü bölgelere yönelerek bu ülkenin yollarını kesmeye başlamıştır. ABD, Çin'i çevreleme stratejileri uygularken, Çin de kendi stratejileri ile bu ablukayı aşmaya çalışmaktadır.

Çin ABD hegemonyasına, Kuşak-Yol Projesi, Şanghay İşbirliği Örgütü ve BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) oluşumuyla karşı koyuyor.

Çin, Tek Kuşak Tek Yol ile dünyanın önemli bir kısmını birleştirecek demiryolu ve denizyolu ağı kurarak dünya ile bütünleşmeyi hedefliyor. Aynı zamanda oluşturduğu ulaşım ağı sayesinde hayat alanını ABD'nin nüfuzundan korumak istiyor. ABD'nin, Çin'in ortaya attığı Yeni İpek Yolu Projesi'ne karşı hamleleri, iki süper güç olan ABD ve Çin arasında yeni ve üstü kapalı bir çatışmanın alanı oluyor.

ABD, son yıllarda Çin'le mücadele edeceği Asya-Pasifik bölgesine odaklanmaya çalışırken, Çin ise Pasifik'te, Güney ve Kuzey Çin denizindeki adalar ve kıta sahanlığındaki kaynaklar açısından Filipinler, Japonya, Endonezya, Vietnam, Tayvan, Hindistan, Malezya ve Brunei ile çekişme halinde.

Hint okyanusundaki Çin-Hindistan çekişmesi, Almanya, İngiltere ve Rusya'nın hamleleri, bölgesel ve küresel alanda ağırlığı artan Türkiye, Hindistan, Brezilya gibi ülkelerin atılımları sonucunda, 21. yüzyıl dünyası, henüz fayların yerine oturmadığı büyük depremlere sahne oluyor.

Çin Afro-Avrasya'da etkin olabilmek "İpek Yolu Ekonomik Kuşağı" ve "21. Yüzyıl Deniz İpek Yolu" projelerini kapsayan Kuşak-Yol'u uygulamaya koydu. İpekyolu Ekonomik Kuşağı ile Çin ve Avrasya'nın stratejik merkezi üzerinden Doğu ve Batı Avrupa'nın; Bhutan, Hindistan ve Bangladeş üzerinden Bengal Körfezi; Pakistan üzerinden Umman ve Aden körfezlerine hâkim Arap Denizi; Orta Asya devletleri, İran ve Türkiye üzerinden Akdeniz; Deniz İpek Yolu'yla da Okyanusya ve Afrika ile irtibat kurulması amaçlanıyor.

Çin, kuşak-yol hamlesi ile kendisini dünyada jeopolitik ve jeoekonomik aktör olarak yeniden konumlandırmaya çalışıyor. Kuşak-Yol projesi geçeceği 65 ülkeyi demiryolu, karayolu, limanlar ve havaalanlarıyla birbirine bağlayacak büyük ve kapsamlı bir proje. Bu proje, dünya nüfusunun yaklaşık 5 milyarını kapsayan ve küresel ticaretin üçte birini, yaklaşık 22 trilyon dolarlık ekonomik potansiyel oluşturan bir coğrafyayı içine alıyor.

İpek Yolu Ekonomik Kuşağında 3 ana karasal yol söz konusu. Bu karasal yollar Asya ile Avrupa'yı doğu-batı doğrultusunda bağlıyor. Bu ulaşım koridorları çoğunlukla hızlı demiryolu altyapısıyla desteklenerek aynı zamanda ekonomik ve çevreci taşımacılık imkânı sağlıyor. Kuzey Koridor; Çin ve Rusya üzerinden Avrupa'ya önemli bir demiryolu bağlantısıyla uzanıyor. Bu rota, büyük kısmı Rusya'da uzanan Trans-Sibirya Demiryolu hattı ile kıtalar arası köprü görevi üstleniyor.