Zatı alilerinizin malumudur ki, Gazze'de yaşananlar için sözün bittiği yere çoktan gelindi ve geçiyor. Dünyanın en gelişmiş silahlarıyla 30-40 bin kişilik hamasın fedailerini yenemeyen Siyonist güruh şimdi açlığı silah olarak kullanıyor. Aslında açlık silahını bu lanetli kavim uzun zamandır kullanıyordu. Ancak Gazze'nin fedakâr ve cefakâr halkı bir şekilde idare ediyordu. Ama karadan, havadan ve denizden kuşatmış olduğu Gazze'ye son aylarda hiçbir gıda, sağlık ve temizlik maddesinin girmesine izin verilmiyor. 2 milyarlık ümmet ve 8 milyarlık insanlığın gözü önünde bir millet açlıkla öldürülmeye çalışılıyor.
Bu işgal ve ablukanın sıkılaştırılmasıyla her gün sadece açlıktan onlarca insan ölüyor. Bunların çoğunluğu da bebekler ve o bebekleri beslemek için çırpınan anneler. Buna bir de bir tabak yemek bir poşet gıda almak için sıra beklerken öldürülenleri eklersek sayı günlük yüz, hatta bazen iki yüz insanı geçiyor. Uluslararası –güya- insani kuruluşlar nerededir, ne yaparlar Bu trajediye, bu zulme nasıl seyirci kalırlar
Sayın Cumhurbaşkanım! Ebu Ubeyde'nin hüzün ve öfke yüklü son mesajını bilirsiniz. Özetle şöyle diyordu: "Düşmanımız, dünyanın en zalim güçleri tarafından ardı arkası kesilmeyen silah ve cephane ile destekleniyor. Oysa ümmetimizin yönetimleri, cihat topraklarındaki on binlerce kardeşinin katledilmesini; aç bırakılmasını, su ve ilaçtan mahrum bırakmasını izlemekle yetiniyor. Biz, ümmetimizin evlatları önünde büyük bir acı ve kederle tarihe şu notu düşüyoruz; Ey İslâm ve Arap ümmetinin liderleri! Büyük partileri ve seçkinleri! Ey Âlimler! Sizler, yüce Allah'ın katında bizim hasımlarımızsınız!"
Sayın Cumhurbaşkanım! Hatırlayınız; Somali'de 2010-2012 yılları arasında yaşanan kıtlık ve kuraklık sebebiyle yaklaşık 260,000 kişi açlıktan ölmüştü. BM Gıda ve Tarım Örgütü ve kimi uluslararası kuruluşların raporuna göre, ölenlerin yarısı beş yaşın altındaki çocuklardan oluşuyordu. Dünyanın zenginler kulübüne üye süper ülkeleri bu drama seyirci kalırken, siz Türk halkı ve Türkiye cumhuriyeti adına harekete geçtiniz Afrika'ya uzun soluklu bir seferin de ilk adımlarını attınız.
Zatı alilerinizin henüz başbakan olduğu o dönmede Ağustos 2011 tarihinde bir taraftan açlık ve kuraklığın tükettiği, diğer yandan iç çatışmaların kırıp geçirdiği Somali'ye bir destek ziyaretiniz olmuştu. Siz ve Muhtereme eşiniz mazlumların ahını dinlediniz, nice mazlumların yüreklerine dokundunuz ve nice mağdur çocukları birer anne ve baba şefkatiyle bağrınıza bastınız.
Sayın cumhurbaşkanım! O zaman ne iktisadi, ne askeri ve nede siyasi olarak şimdikinden daha güçlü ve istikrarlı değildik. Ancak; "Kul mümin kardeşine yardım ettiği sürece Allah (cc) da ona yardım edecektir." Nebevi müjdesi gereği, sizin Somali'ye yaptığınız ziyaret birçok hayır ve bereketlerin de başlangıcı oldu. Afrika'da şu ana kadar elde edilen başarılar ve varılan mesafe o tarihi ziyaretin bereketidir. İnsanlığın ve özellikle ümmeti Muhammedin tarihi böylesi tecrübelerle doludur.
Sayın Cumhurbaşkanım! İşte şimdi Somali ve Afrika'nın değişik yerlerinde yaşanan dramdan çok daha ağır ve çok daha büyük bir felaket kapımıza dayanmış durumdadır. Gazze'deki açlık ve kıtlık; kuraklık veya benzeri tabii bir felaketin sonucu değil, azgın ve melun bir güruhun işgal ve muhasarası sonucu oluşan bir felakettir. Birkaç gün önce gıda dolu bin tırın Siyonist işgalciler tarafında imha edildiği haberi geldi. Kim bilir er ay ne kadar gıda ve temizlik maddesi ve tıbbi gereçler Siyonistler ve onların oluşturduğu hain çeteler tarafında talan edilip çalınıyor. Sonra ya karaborsa pazarlarında satılıyor ya da imha ediliyor.