Tarih boyunca Yahudilerin en çok dile getirdiği şeylerden biri sürgünler, katliamlar ve zulümlerdir. Kur'an, Firavun'un İsrailoğulları'na uyguladığı zulmü açıkça anlatır. Yahudi tarihçileri ve kaynakları da Babil sürgününden Roma işgaline kadar defalarca "yurtsuz bırakıldıklarını" kaydederler. Yakın tarihte ise Nazi Almanya'sının gerçekleştirdiği soykırım, 20. yüzyılın en büyük insanlık trajedilerinden biri olarak kayıtlara geçmiştir.
Normal şartlarda böylesine acılar yaşamış bir topluluğun, insanlık tarihine mazlumların yanında duran, zulmü reddeden, adaleti savunan bir miras bırakması beklenirdi. Ancak özellikle Siyonist ideolojiyle birlikte manzara tam tersine dönmüştür. Dün Firavun'un zulmünden kurtuluşu "Pesah bayramıyla" hatırlayan bir millet, bugün mazlum bir halk olan Filistinlilerin üzerine; uçaklar, helikopterler, tanklar, toplar, füzeler ve bombalarla yürümektedir. Dün Hitler'in toplama kamplarında gaz odalarına sürüklenenler, bugün Gazze'de bebekleri açlığa ve ölüme mahkûm eden, açlığı dahi silah olarak kullanan bir devlet mekanizmasına dönüşmüştür.
Peki, mazlum neden zalim oldu
1. Mağduriyeti Kimlik Haline Getirmek
Yahudiler, tarihin birçok döneminde uğradıkları zulmü bir tür "kimlik" haline getirdiler. Bu kimlik, sürekli mağduriyet psikolojisi üzerine inşa edildi. Ancak zamanla bu mağduriyet, adaletin değil; öfkenin, intikamın ve başkalarını ezmenin gerekçesi oldu. "Biz çok çektik, artık biz güçlüyüz ve kimse bize dokunamaz" anlayışı, zulmün kapısını araladı.
2. Siyonizm'in İdeolojik Sapması
19. yüzyılda ortaya çıkan Siyonizm, başlangıçta Yahudilerin güvenli bir yurt bulma hareketi gibi sunuldu. Ancak kısa sürede emperyalist devletlerin desteğiyle Filistin topraklarını işgal eden, yerli halkı sürgün eden, köyleri yakan bir sömürgecilik ideolojisine dönüştü. Böylece tarih boyu zulme uğramış bir topluluk, zulmün failine evrildi.
3. Gücü Putlaştırmak
İsrailoğulları, tarihin bazı dönemlerinde peygamberlerin uyarılarına kulak tıkayıp dünyevî güç ve krallıkları ilahlaştırmışlardı. Günümüzde de benzer bir tablo söz konusudur. Askerî üstünlüğü, teknolojik gelişmişliği ve Batı desteğini putlaştıran İsrail devleti, mazlumiyet mirasını unutarak zalimliğin zirvesine çıktı.
4. Vicdanın Selektifleşmesi
Dünya genelindeki Yahudi lobileri, zulüm denince sadece Yahudilerin başına gelenleri hatırlatıyor; başkalarının uğradığı zulmü ise görmezden geliyor. Bu "seçici vicdan" hali, Filistinlilerin kanı akarken sessiz kalmayı hatta yapılanı "meşru müdafaa" olarak meşrulaştırmayı kolaylaştırıyor.
5. Tarihten İbret Almayı Reddetmek
Kur'an'da İsrailoğulları'na defalarca hatırlatılan bir gerçek vardır: Zulmedenlerden olmayın. Ancak Yahudiler tarihin ibretlerini görmezden gelerek "kendilerine yapılanın daha fazlasını başkalarına yapma" yoluna saptılar. Mazlumiyet, onları arındırmak yerine zalimliğe sürükledi.
6. daha da önemlisi, tahrif ettikleri Tevrat ayetleri…
İşte yorumsuz sadece birkaç örnek: "Sen benim topuzum ve cenk silahımsın ve seninle milletleri kıracağım ve seninle ülkeleri helak edeceğim. Ve seninle atı ve binicisini kıracağım. Ve seninle cenk arabasını ve binicisini kıracağım ve seninle erkeği ve kadını kıracağım ve seninle kocamış adamı ve genci kıracağım ve seninle genç adamı ve ere varmamış kızı kıracağım ve seninle çobanı ve sürüsünü kıracağım ve seninle çiftçiyi ve çiftini kıracağım ve seninle Valiyi ve Kaymakamı kıracağım