Niye bunlar başımıza geldi, geliyor, diyenlere kıpkırmızı bir kart çıkarmak gerek. Artık iklim değişikliğinin çevresel etkilerini bilmeyen var mı Ya da küresel çapta artan sıcaklıklarla birlikte yangınların daha da yıkıcı olduğunu duymayan Üç maymunu oynamayı seçmediyseniz toplumsal farkındalık konusunda genel bir yargıda bulunabiliriz. İş bu farkındalığı bireysel ve toplumsal alandaki tüm seçimlere yansıtıp yansıtmadığımızda olsa gerek.
ok değil, daha geçen yıl ülkemizin pek çok bölgesinde orman ve tarım arazilerinde çıkan yangınlarda kayıplar yaşadık. Mardin, Diyarbakır'da etkili olan alevlerde 15 canı yitirdiğimizi, hayvanların ölüp ağaçların küle döndüğünü unutmak o kadar kolay olmamalı. O zamanlar da aynı şeyler konuşulmuştu; yangın söndürme uçaklarının yetersizliği, THK'nin işlevsizleştirilmesi, orman alanlarını korumaya yönelik gerekli önlem alınmaması, ekiplerin eğitimi, orman köylüleriyle ilgili düzenlemelerdeki sorunlar, elektrik iletim hattındaki ihmaller, özelleştirmeyle birlikte şirketlerin denetimindeki eksikler... Tüm bunların yanında pek çok konuda olduğu gibi liyakatsizlik, rant kültürü, hesap verme mekanizmasındaki çarpıklık.
"Ah"lar "vah"lar eşliğinde uzunca konuşuldu, sorunlar masaya yatırıldı. Yetkililerin "cek, cak"lı açıklamaları dinlendi. Bir yılın ardından ise yine aynı kâbus. Geçen hafta Eskişehir'i saran alevlerde yeşil vatanı savunmada 10 şehit verdik. Dün ise Bursa'dan bir şehit haberi daha geldi. Yeşili yuva yapan canlıları yitirirken yangınların artık yerleşim yerlerinin kalbine doğru ilerlediğini, tahliyelerin olduğunu da görüyoruz.
RANTLA BESİLİ BETON SEVGİSİ!Koca bir yıl ne önlem aldınız diye ilgililere sormak gerekiyor ama hep aynı nakarat. evre denince iktidarın tutkulu gündemi madenler sanki. Daha yeni zeytinliklerin madene açılması yasalaştırıldı. Uzmanların, çevrecilerin uyarıları, bölge insanının isyanı yine görmezden gelindi. Sadece yangınlarla nefesimizi kaybetmiyoruz, rantla besili beton ısrarıyla su kaynaklarını da yitiriyoruz. Ülkemizde kuraklık tehdidi artıyor ama duymak isteyene. Bir garabet proje Kanal İstanbul'la bağlantılı olduğu söylenen yapılaşmanın adresi bir bakıyorsunuz Sazlıdere Barajı etrafı oluyor. Sazlıdere ne derseniz, Avrupa Yakası'nın en önemli su kaynaklarından biri. Kim bilir belki maden sahalarını da "Sağlığınız için maden suyu" diye yurttaşa yuttururuz diye düşünenler vardır!...
Ege kıyıları doğal özelliğinden çıkarılarak lüks aldatmacası altında betona öyle boğuluyor ki su sıkıntısı artık ciddi boyutta. Yaşam alanlarını yitiren domuzlar çaresizce yerleşim bölgelerinde su, yiyecek arayışında.
İklim krizi küresel bir sorun. Buna karşı alınacak önlemler ulusal güvenlik açısından da önemli. Ormanı, tarlası, ekini, suyu olmayan bir ülkenin canı, geleceği ne olur diye sorup acil eylem planlarını devreye sokmak şart. Üç kuruş para uğruna ülkeyi uluslararası şirketlerin geri dönüşüm, zehir deposuna dönüştürmeye çalışanlara set çekmek de.