Oldubittiye gelmeden...

İktidar cephesinin başlattığı "İmralı" süreci komisyon adımıyla Meclis'e taşınıyor. Gözler yarın yapılacak ilk toplantıda. Ama görüldüğü üzere komisyona yönelik soru işaretleri çok. Bunlar arasında iktidarın samimiyetinin ne kadar güvenilir olduğu konusu da var. Komisyonun adının ne olacağından sürecin nasıl işleyeceğine, alınacak kararlara kadar pek çok konuda her kafadan bir ses çıkıyor. CHP, "nitelikli temsil" koşulunun kabul edilmesinin ardından komisyonda yer alacaklarını duyurdu ve beklendiği üzere tartışmalar aldı başını gitti. Yerel seçimlerden birinci çıkan CHP'nin, iktidar baskısı, belediyelere yönelik sayısız operasyon ve gözaltı dalgası sürerken Cumhur ortaklarıyla aynı masada buluşmasına eleştiriler yükseldi. Özellikle de son dönemde Suriye'de terör örgütü PKK/YPG üzerinden gelişmeler, ABD elçisinin 1923'le sorunlu olanların ekmeğine yağ sürercesine "milletler sistemi" söylemi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Türk-Kürt-Arap ittifakı" ile MHP lideri Bahçeli'nin "Cumhurbaşkanı yardımcıları Kürt ve Alevi olsun" çıkışının ardından bu eleştirileri, kaygıları haksız görmek mümkün değil. Kuşkusuz CHP, ateşten bir gömlek giymiş durumda. CHP lideri Özel, bu kararı alırken komisyonun "yeni anayasa" için kullanılmasına izin vermeyeceklerini vurguluyor. Savundukları demokratikleşme önerilerini gündeme getireceklerini belirtiyor. Aksi bir tutum görmeleri halinde masada olmayacakları mesajını veriyor.

Bu çerçevede yarın yapılması beklenen ilk komisyon buluşmasının Cumhur'dan DEM'e, CHP'ye herkesin kendi koşullarını masaya sunmasıyla çetin geçmesi bekleniyor. CHP lideri Özel'in şehit yakınlarının da masada söz hakkı olması gerekir sözüne karşı iktidarın yanıtı da merak konusu.

SÖZLER SAHAYA YANSIYACAK MI...

Demokratik, laik, hukuk devletinden yana tutum "ama"sız netlik gerektiriyor. Bu konuda verilecek en ufak taviz Atatürk liderliğinde kurulan Cumhuriyet ilkelerini aşındıranlara alan açacaktır. Komisyon tartışmalarında CHP'nin alacağı tavır siyasi bir sınav olduğu gibi ülkenin geleceği açısından da kritik önemdedir. Terörün sona ermesi, silahların bırakılması, demokratikleşme konusunda sarf edilen sözlerin sahaya yansıması şart. Bu açıdan eski CHP Genel Başkanı Hikmet etin'in, komisyonun görevi Suriye'nin kuzeyini de kapsamalıdır yönündeki çıkışı da gözden kaçırılmamalıdır. Diplomaside masa kurulması gibi, şartların ilerlemez hale geldiği zaman o masadan kalkmayı bilmek de değerlidir.

CHP gibi DEM Parti'nin de seçmenlerine karşı iktidarın yeni bir "oldubitti"sine gelmemek adına sürecin şeffaflığı konusundaki tutumları gerek kendi siyasi gelecekleri gerekse ülkemizin geleceği açısından son derece kritik önemde.

EŞİT YURTTAŞLIK

Geçmiş ve bugün tarihi derslerle dolu. Filistin, Irak, Suriye, Lübnan'da yaşananlar bölgesel domino etkisinin örneği. Emperyalist güçlerin bir parmak bal ile ara ara sırt sıvazlayıp, ardından ekonomik, toplumsal krizlere, iç savaşlara zemin hazırlayıp dış müdahalelere açık hale getirme planlarını sahnelemeleri bilindik: Vur, kaç sonra kurtarıcı rolüne soyun. Yüzyıllardır aynı senaryo ve yine aynı kanmalar. Bu kez kanma değil, farkındalık zamanı. Toplumsal kutuplaşmaya geçit vermeden Cumhuriyet ilkeleriyle bütünleşirken dini, etnik, mezhep üzerinden vurgularla değil, eşit yurttaşlık haklarıyla demokratik, laik sistemin kazanımlarıyla birlik olmak gerek.