Çoğu Tanpınar okuyucusu gibi ben de zaman zaman döner Huzur'u yeniden okurum. Son okumamda daha önce altını çizmediğime hayret ettiğim ilginç bir pasajla karşılaştım. Daha önce gözden kaçırdığım bu pasaj, romanın baş kahramanı Mümtaz'ın arkadaşları ile insanları tasnif etmek için yaptıkları bir şaka: "….Yamyamlar, herhangi bir ideolojide, sağ veya sol, mutaassıp olanlardı. Katiller, birtakım meseleleri olan ve her gördüklerine onlardan bahsedenlerdi. Telaşlı katiller bu meseleleri enfüsileştiren ve isyan hissiyle dolu olanlardı. Müntehirler ise bunları iki taraflı ızdırap haline sokanlardı."
Huzur'un ilk kez 22 Şubat 1948 - 2 Haziran 1948 arasında Cumhuriyet Gazetesi'nde tefrika edildiğini hesaba katarsak, bu pasajın 1950 seçimleri öncesinde gerilimli siyasi ortam hakkında fikir verebilecek ruh halini tasvir ettiği söylenebilir. Yani Türkiye'de okur yazar takımı arasında o tarihlerde bugüne benzer bir bağnazlık ve tek düzeliğin hakim olduğunu anlıyoruz. En azından Huzur bize böyle bir tablo çiziyor.
"Telaşlı katillerin ya da müntehirlerin" her siyasi gelişmeyi tarihin ve Türkiye'nin sonu gibi görme hastalığının kitabın 1940'ların ikinci yarısında yazıldığı hesaba katılırsa, neredeyse genlerimize işlemiş bir hastalık olduğunu görüyoruz. Türkiye'de gündemin rengini maalesef hâlâ "yamyamlar, katiller, telaşlı katiller ve müntehirler" belirliyor.
***
Özellikli siyasi gündem tartışmalarının (elbette sadece siyasi gündem değil neredeyse bütün konuların) Huzur'da dile getirilen bu şaka şablonuyla izah edilebilecek sıradanlığı hatta ironik yönü var. İyi Tanpınar okuyucuları gündemi muhtemelen belki müstehzi ancak çoğu kez ıstırapla takip ediyor.
"Katillerin" bayağılığına zaten hep maruz kalıyorduk. Ancak barış sürecinin başlamasıyla birlikte "katiller" artık "telaşlı katil" hatta "müntehirlik" evresine geçti ve komplolar, hezeyanlar ve elbette buna eşlik eden buz gibi ırkçılık zincirlerinden boşaldı.
Türkiye, barış sürecine giriyor diye bölündü. Anadolu Cumhuriyeti oldu, Lübnan oldu, Suriye oldu hatta Türkiye'nin tümü Kürdistan bile oldu. Ne kadar felaket tellallığı yapılırsa o kadar pirim toplanacağını düşünen fanatikler, söylediklerinin ne tür toplumsal felaketlere neden olabileceğini hiç hesaba katmadan akıllarına geleni ortaya boca ediyor.
***