Şarkıcı Güllü'nün kızı tarafından öldürülmesi iddiasıyla oluşan gündem, trajik bir cinayet sınırlarını çoktan aşarak, doğruluğu şüpheli, tüm spekülasyonların toplum tarafından iştahla tüketildiği bir hikayeye dönüştü. Bir tür toplumsal voyerizm yaşanıyor. Tüyler ürperten bir cinayet değil, her ayrıntısı merakla tüketilen heyecanlı bir maceraya tanık oluyoruz.
Sosyal medya algoritmalarının bu tür heyecan ve hezeyan yüklü olayları ön plana çıkarmasıyla da hikaye her gün yeniden yazılıyor ve her yeni spekülasyon toplumsal dedikodu açlığını hem doyuruyor hem de yeniden doğuruyor.
Bu denli ilgi duyulan bir vakaya sosyal medyanın aktörleri de ilgisiz kalmıyor ve doğruluğu şüpheli, hatta gerçek olması imkansız tüm yeni spekülasyonları önümüze boca ederek, trajedi hakkında oluşan ilgi yoğunluğundan kendi paylarını almaya çalışıyorlar. Yeni bilgilerin doğru olup olmamasının ikinci dereceden önemi var. Aslolan bu bilgilerin hikayede yer alacak kadar ilginç olup olmaması.
Toplum psikolojisi adına önemli ipuçları veren bir süreç yaşanıyor. Olayın kurbanı, mağdurları ve zanlıları çoktan insan olmaktan çıkarıldı. Yaşanan aile dramının boyutları, nedenleri ve nihayet sonuçlarının artık hiç bir önemi yok. Önemli olan anlatı ve bu anlatıyı ilginç hale getirmek için senaryo her gün adeta bir dizi gibi daha da zenginleştiriliyor.
Heyecanlı bir film izler gibi takip edilen olayda, başkalarının yaşadığı talihsizlikten duyulan gizli bir hazdan bile söz etmek mümkün.
Olaya gösterilen yoğun ilgi nedeniyle eksik olan bilgiler spekülasyonlarla dolduruluyor ve hikaye durmadan yeniden yorumlanarak canlı tutuluyor. Artı konu olayın gerçek içeriğinden değil toplumun mahremiyetle kurduğu sorunlu ilişkiden beslenir hale geldi. Merak, sosyal şehvetle karışık bir tatmin duygusu veriyor.
Bu örnekte, sosyal medyanın topluma mal olan tüm konularda belirleyici olan rolünün farkına varmak gerekiyor. Olayın gerçeği ne, biz ne diyoruz, aktörlerin düşüncesi ve hissiyatı ne sorularından çok daha önemli ve belirleyici olan 'sosyal medya ne diyor'' sorusu.
Olaya bir şekilde müdahil olan herkes ama herkes, kendisini hadisenin gerçekleri doğrultusunda değil sosyal medyaya göre konumluyor. Zanlı, avukat, müşteki hatta hakim ve savcılar bile olayla ilgili sosyal medyada oluşan anlatıyı göz ardı etmek lüksüne sahip değil.
Linç, dram, eğlence ve merakla yoğrulmuş bir anlatı oluştu ve bu hikayeyi en güzel anlatmak için sosyal medyada amansız bir rekabet var. Gerçeği değil hikayeyi en iyi anlatanlar kazanıyor.

6