Hükümetin dış politik icraatları ile, bu noktada vizyonu demek daha yerinde olur, itiraz edenlerin durduğu, bu noktada kaldığı demek daha doğru olur, yer arasında kısa vadede kapanması mümkün olmayan uzun bir mesafe var. Dünyanın ve elbette Türkiye'nin de artık değiştiğini kabul etmek istemeyenler, müktesebatlarına göre 2002'de, 2012'de yer yer 2016'da takılıp kaldılar ve bugüne bir türlü gelemiyorlar. Hızını alamayıp 1930'a gidenleri isi şimdilik dışarda tutalım.
Sağlıklı bir siyasi tartışmasının sürdürülebilmesi için itirazcıların şimdiye gelmesi gerekiyor. İtirazların tarihi, sosyolojik ve siyasi meşruiyet kazanabilmesi için gerçekte yaşanan şeyler ve fiili durum üzerinden yapılması gerekiyor. Tahayyül edilen ideolojik, duygusal çıkarımlar üzerinden değil.
En iyi ihtimalle spekülasyon sayılabilecek argümanlar üzerinden olan biteni anlamlandırmaya çalışmak, hadi çarpıtmak demeyelim, yerine, gerçeklerle bir an önce yüzleşip, ufak da olsa adımlar atmaya başlamak, muterizlerin öncelikle kendi haleti ruhiyelerinin sağlığı açısından kaçınılmaz görünüyor.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD ziyaretiyle, Türkiye'nin de aktif iştirakiyle, Ortadoğu'da (Bu kavramı kullanmaktan imtina ediyorum ama pratik gerekçelerle şimdilik kullanıyorum) yaşanan dönüşümün hiç olmazsa bu aşamada farkına varamayanlar, hiç farkında olmadan tartışmanın dışına itildiklerinin bilincinde bile değil.
Mısır'da tüm dünyanın memnuniyetle karşıladığı bir sonuç elde edildi. MIT Başkanı İbrahim Kalın öncülüğünde Türkiye'nin de etkin bir şekilde dahil olduğu bu süreç hakkında herkes temkinli bir iyimserlik yaşıyor. Başta Gazze'deki Filistinliler olmak üzere, herkes atılan bu ilk adımdan memnun. Türkiye'deki memnuniyetsizler bir yana, acıların son bulabilme ihtimaline sevinmeyen yok.
İbrahim Kalın'ın ateşkesin uygulanmasının dikkatle takip edilmesi, sabotaj ihtimalleri vs. hakkındaki ihtiyat çağrıları, yaşanacak hassas süreç hakkında önemli fikir veriyor. Ortada bir zafer yok ama şüphesiz tarihi bir dönemeç var. Başta görüşmelere katılan ülkeler olmak üzere, İsrail'in muhtemel provokasyonlarına karşı, dünya kamuoyunda oluşturulacak farkındalık önemli bir güvence kaynağı olabilir.
***
Elbette aslolan Gazze'de yaşanan dramın, en azından vahşi katliamın bir an önce son bulması. Bundan daha önemli bir şey olamaz. Ancak bu yeni durumun Türkiye'nin Ortadoğu'daki konumunu değiştirecek, güçlendirecek tarihi bir dönüşüm potansiyeli taşıdığı da inkar edilemez bir gerçek. ABD, Avrupa, Arap ve hatta Çin medyasında bile Türkiye'nin Ortadoğu'daki bu yeni konumu konumu hakkında sayısız yorum, haber var.
Muhalif kamuoyunun bu süreci hala değersizleştirmeye çalışması zannedildiği gibi hükümeti zayıflatmıyor, bilakis muterizleri tartışma dışına itiyor. Hükümetin Ortadoğu politikaları ki, bu politikalarda sayısız hatalar yapıldı, hep şuur altında bir yerde, inşallah eline yüzüne bulaştırır umuduyla izlendi, irdelendi.